Yaşamının büyük kısmında göz sorunları yaşadığı bilinen Galileo’nun, gözlemlerinde tam olarak ne gördüğü ve göz kusurlarının çalışmalarına etkisi, ölümünden 367 yıl sonra bilinebilecek.
Bunun için gökbilimcinin mezarı açılacak ve DNA örnekleri alınacak.
Yaşamının büyük kısmında göz sorunları yaşadığı bilinen Galileo’nun, gözlemlerinde tam olarak ne gördüğü ve göz kusurlarının çalışmalarına etkisi, ölümünden 367 yıl sonra bilinebilecek. Bunun için gökbilimcinin mezarı açılacak ve DNA örnekleri alınacak.
Floransa Müzesi Bilim Tarihi Bölümü yöneticisi Paolo Galluzi yaptıkları çalışmayı şöyle açıklıyor: “Eğer Galileo’nun gözlerindeki sorunun tam olarak ne olduğunu anlayabilirsek bilgisayar modelleri ile onun ne gördüğünü anlayabiliriz.
Çalışma ekibinde yer alan Cambridge Addenbrooke Üniversitesi Hostanesi’den Dr. Peter Watson, Galileo’nun yaşamında hem iyi gördüğü hem de kötü gördüğü zamanlar olduğunu belirterek, geride kalan yazılarından ve notlarında gökbilimcinin tek yönlü miyop, iris iltihabı ya da yavaş yavaş ağırlaşan ve görüş açısının kaybolmasına neden olan bir göz hastalığından mustarip olabileceğini söyledi.
Galluzi de bilm adamının değişik göz hastalıklarından mustarip olduğunu düşünüyor: “Muhtemelen yeni uydular keşfetmeyi bekliyordu ancak görüş açısı karışıklığa katkıda bulundu. Yapacağımız DNA testi, mustarip olduğu hastalıkların ona nasıl oyunlar oynadığını anlayabileceğiz. Eğer hastalığını tam olarak anlayabilirsek görüşünü belirleyen etkenleri simule edebilir ve onun kullandığı tipte teleskop kullanarak ne gördüğünü tam olarak biz de görebiliriz.
SATÜRN’ÜN HALKALARINI UYDUSU SANIYORDU
Galluzi, Galileo’nun Satürn’ün şeklini düzgün olmayan, biçimsiz ve şişkin bir küre olarak tarif etmesinin göz bozukluğu nedeniyle olabileceğini düşünüyor. Ayrıca Galileo’nun, Satürn’ün halkalarını da gezegenin iki uydusu zannetmesinde kullandığı teleskopun yeterince güçlü olmamasının yanı sıra, gökbilimcinin göz kusurlarının da rol oynayabileceği iddia ediliyor.
Galileo, zamanında Kilise’nin kabul ettiği, Dünya’nın evrenin merkezinde yer aldığı ‘ana akım’ olarak adlandırılan astronomi kuramına karşı çıkmış ve Dünya’nın Güneş etrafında döndüğünü söyleyen Kopernik’i desteklemişti. Bu ‘sapkınlığı’ nedeniyle Galileo yaşamının son dönemini ev hapsinde geçirmiş, bu dönemde de gökyüzünü incelemeye, gezegenleri ve uyduları hakkında kayıtlar tutmaya, Ay üzerindeki kraterleri gözlemlemeye ve gezegenlerin hareketleri üzerine çalışmaya devam etmişti.
BAŞKA BİR GİZEM DAHA AYDINLATILACAK
Gökbilimcinin bedeni ölümünden hemen sonra gömülmedi. Katolik Kilise’si dini kurallarla gömülmesine karşı çıktığı için Galileo’nun bedeni kulede saklı tutuldu. Galileo’nun kemikleri yaklaşık 100 yıl sonra şimdi gömülü olduğu Floransa’daki Santa Croce bazilikasına taşındı. Yapılacak araştırma Galileo hakkında bir başka gizeme de açıklık çıkaracak. Eğer kilise izin verirse Galileo’nun gayri meşru olarak bilinen ve 33 yaşında ölen kızı Rahibe Maria Celeste’nin de DNA’ları karşılaştırılacak. Pek çok kişi Maria Celeste’nin Galileo’nun öz kızı olduğunu düşünüyor. Bu konuda Dava Sobel 1999’da ‘Galileo’nun Kızı’ adlı bir kitap yazmış ve kitap bestseller olmuştu