Göklerin ve yerin mülkü kendisinin olan Allah'a
hamdolsun. O, çocuk edinmemiştir ve mülkünde hiçbir ortağı yoktur. Her şeyi yaratmış ve her şeye bir kader tayin etmiştir. O'nu her türlü noksanlıktan tenzih ederek, yüce nimetleri ve büyük lütfu için O'na hamdederim. O, zalimlerin söylediklerinden oldukça yüce ve münezzehtir. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. O, tektir ve ortağı yoktur. Ölmeyen diridir. her nefsin bütün kazandığını gözetleyendir. O'nun, kullarının bütün günahlarından hakkıyla haberdar olması ve onları görücü olması yeter. Ve şehadet ederim ki; nebimiz ve efendimiz Muhammed, O'nun kulu ve rasulüdür. Allah O'nu; müjdeci ve uyarıcı, Allah'ın izniyle O'na davet edici ve aydınlatan bir nur olarak göndermiştir. Allah'ım!.. Kulun ve rasulün Muhammed'e, ailesine ve ashabına çokça sal3at ve selam eyle; onları mübarek kıl!..
Bundan sonra... Allah'tan hakkıyla korkun ey Müslümanlar!.. Allah'a ve Rasulü'ne itaat edin; umulur ki kurtuluşa erersiniz.
Ey Allah'ın kulları! Biliniz ki, kulun kurtuluşu ve mutluluğu, yaratıcısının katında derecesinin yüksekliği imanı ve ihlası ile, salih amellerinin çokluğu iledir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Sizi bize yaklaştıracak olan mallarınız da değildir, evlatlarınız da değildir. İman edip salih amel işleyenler müstesnâ. İşte onların amellerine karşılık mükafatları, kat kat artırılır. Hem onlar, yüksek köşklerde emniyet içindedirler.) (34/es-Sebe'/37)
Salih amellerin Alemlerin Rabbi katında derecesi yüce olduğu için Allah, insanları onlarda yarışmaya yönlendirmiştir. Şöyle buyurur: (Öyle ise hayır işlerinde birbirinizle yarışın. Nerede olursanız olun, Allah tümünüzü biraraya getirir. Şüphesiz Allah, her şeye gücü yetendir.) (2/el-Bakara/148) Ve şöyle buyurur: (Rabbinizden bir mağfirete ve takva sahipleri için hazırlanmış, eni göklerle yer kadar olan cennete koşun!) (3/Âl-i Imrân/133)
Rahmet peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem, Allah Teâlâ'ya yakınlaşmak ve ahirete hazırlık yapmak için hayırlarda yarışmaya ve salih amellere koşmaya teşvik etmiştir. Ebu Hureyre radıyallahu anh, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Yedi şeyden önce (salih) amellerde acele edin. Unutturan bir fakirlik, azdıran bir zenginlik, ifsat eden bir hastalık, tüketen bir ihtiyarlık, yokeden bir ölüm, Deccâl -ki o en kötü beklenendir- ya da Kıyamet'i mi bekliyorsunuz? Kıyamet daha kötü ve daha acıdır." Bu hadisi, Nesâi, Hakim ve Tirmizi rivayet eder. Hakim, sahih olduğunu belirtir ve Tirmizi, "hasen bir hadistir" der.
Salih ameller, ömrün kıymeti ve hayatın değeridir. Hayatını salih amellerle doldurmayan kendini ziyana uğratmış, dünyasını ve ahiretini kaybetmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (De ki: "Gerçekten zarar edenler, Kıyamet gününde hem kendilerini hem de bağlılarını kaybedenlerdir. Uyanık olun! İşte bu, apaçık hüsranın ta kendisidir.") (39/ez-Zümer/15)
Salih ameller; Allah'ın yapılmasını emrettiği, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in emrettiği vacip ya da müstehap amellerdir. veya; Allah'ın yasakladığını, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yasakladığını Allah'a yaklaşma amacıyla ve ecrini O'ndan bekleyerek terketmektir. Salih ameller ihlasla ve doğru olarak yapılınca, kalp salih amellerden başkasıyla meşgul olmayıp onları bozan şeylerden uzak olunca insanı tamamen arındırır; ecri ve sevabı bol olur. Salih amelleri zolaştıran ya da onlara mani olan engellerin en büyüğü, özel ve genel fitnelerdir. Bu mübarek hadiste Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, engeller ve zorluklar gelmeden önce, insanın kendi derdiyle ya da genelin başına gelen fitneyle meşgul olmasından önce, salih amel işlemekte yarışmaya ve acele etmeye teşvik etmiştir. Allah'ın öğüdü ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in öğüdü ne yüce ve büyüktür!..
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in, "Yedi şeyden önce amellerde acele edin" kavlinin anlamı, "Fitneler ortaya çıkmadan önce erken davranarak salih amellerle meşgul olun ve onlara özen gösterin" demektir. "Unutturan bir fakirlik mi bekliyorsunuz?" kavlinin anlamı; mükelleflerin, dinleriyle ilgili konulardaki ihmalini kınamadır ve şu demektir: "Allah'a ne zaman ibadet edeceksiniz ve salih amel işleyeceksiniz? Çünkü siz şimdi, meşgul edici etkenlerin azlığına ve bedenin kuvvetli olmasına rağmen Allah'a ibadet etmezseniz, meşgul edici etkenlerin çokluğunda ve bedenin zayıflığında O'na nasıl ibadet edeceksiniz? Sizden biri, kendi derdiyle meşgul olmayı gerektirecek, herşeyi unutturan bir fakirlik mi bekliyor? Şüphesiz fakirlikte o, şaşkına döner ve kendisine rızık endişesi hakim olur. Bunun sonucu da, ibadeti ancak huzursuz ve kafası karışık bir şekilde yapabilir."
"Azdıran bir zenginlik", azgınlığa düşüren bir zenginlik anlamındadır. Azgınlık ise, herşeyde haddi aşmadır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Sakın! Çünkü insan gerçekten azar; kendisini müstağni gördü diye.) (96/el-Alak/6-7)
Mal; hakkını yerine getirmezse, Allah'ın ondaki hakkını bilmez ve her hak sahibine hakkını vermezse, sahibi için bir fitnedir. Zenginlik, çoğu zaman sahibini cehenneme götüren bir köprü olur. Bu; kazancının haramdan olması, malını şehvetlere ve haram zevklere harcaması, malının onu ibadetten ve taattan alıkoyması, ahiretten yüz çevirerek bütün vaktini para kazanmaya vermesi ya da malıyla ilgili üzerindeki hakları yerine getirmekte cimri davranması nedeniyledir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Malları da, evlatları da imrendirmesin seni. Allah, onları dünyada bunlar sebebiyle ancak bir azaba çarptırmayı ve canlarının kafir oldukları halde güçlükle çıkmasını ister.) (9/et-Tevbe/85) Ve şöyle buyurur: (Allah'ın lütuf ve kereminden kendilerine verdiği şeylerde cimrilik gösterenler, onu haklarında hayırlı sanmasınlar. Bilakis o, onlar için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey, Kıyamet günü boyunlarına (ateşten) bir halka olarak geçirilecektir.) (3/Âl-i Imrân/180) Hadis-i şerifte ise şu zikredilir: "Allah'ın kendisine mal verip de zekatını vermeyen kimsenin malı, Kıyamet günü kel bir yılan şekline sokulur ve boynuna dolanır. Sonra onu avurtlarından yakalayarak, "Ben senin malınım, ben senin hazinenim" der."
"İfsat eden bir hastalık" ise; ya şiddetinden dolayı bedeni ifsat eden, ya hastalık sonucu oluşan tembellik dolayısıyla dinini ifsat eden, ya da aklı ifsat edendir. Bunun sonucu ibadetten lezzet alamaz ve sevaba erişecek şekilde tâat yapamaz.
"Tüketen bir ihtiyarlık"; bunaklığa, sayıklamaya ve akıl karışıklığına yol açar. Ya ihtiyarlık ya da ihtiyarlığın getirdiği hastalık nedeniyle aklını kaybeder ve bunar. Bu durum, Allah korusun, başına gelen için ibadetten alıkoyucu bir engeldir.
"Yok eden ölüm", aniden gelen ve çabucak gerçekleşen ölümdür. Kişi, günahlarından tevbe etmeye fırsat bulamaz. Rabbinin huzuruna suçlu bir kul olarak gider. Allah onun için acı verici bir azap ve büyük bir utanç hazırlamıştır. Vacip ya da müstehap bir vasiyet yazmaya fırsat bulamaz. Hayır kazanması için eceli geciktirilmez. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Onların her birine ölüm geldiğinde; "Rabbim! Beni döndürün!" der. "Belki geride bıraktıklarımla salih amel işlerim." Asla! Bu, onun söylemiş olduğu bir sözden ibarettir. Onların önünde de, diriltilecekleri güne kadar bir berzah vardır.) (23/el-Mü'minûn/99)
"Deccal ki, o en kötü beklenendir", "Deccal'in çıkışı beklenir" anlamındadır. Deccal'in çıkışı, insanlar yaratıldığından beri ve Kıyamet'e kadarki en büyük fitnedir. Deccal'in fitnesinden daha büyük fitne yoktur. Deccal, sağ gözü kör bir ademoğludur. Kendisinin, Alemlerin Rabbi olduğunu öne sürer. Bir imtihan ve musibet olarak Allah, onun eliyle olağan dışı bir takım olaylar gerçekleştirir. Deccal; gökyüzüne "Yağmur yağdır" der ve gökyüzü yağmur yağdırır. Yeryüzüne "Bitki çıkar" der ve yeryüzü bitki çıkarır. Toprağa "Hazinelerini çıkar" der ve toprak hazinelerini çıkarır. Allah'ın izniyle, anadan doğma kör insanı ve alaca hastalığına yakalananı iyi eder. Yine Allah'ın izniyle ölüyü diriltir. Yiyecekler onun yanında toplanır. Mü^minlerin ise, Allah'ı tesbih etmekten ve O'na hamdetmekten başka yiyecek ve içecekleri yoktur. Bu onlar için, yiyecek ve içecek yerine geçer. Bütün münafıklar Deccal'e tabi olur. Kendisine tabi olanların çoğu Yahudiler, zina çocukları, dünyaya ve dünya süsüne düşkünlükleri nedeniyle kadınlar ve değersiz insanlardır. Sonra İsa aleyhisselam, Lud Kapısı'nda onu öldürür.
"Kıyamet daha kötü ve daha acıdır" kavline gelince; "İnsanın dünyada karşılaştığı bütün felaketlerden daha acıdır" anlamındadır. Salih amellerle hazırlık yapmamışsa, Kıyamet koptuğunda bu onun için çok kötü ve ağır olur. O günün korkusundan kuşlar kursaklarındakini atar ve vahşi hayvanlar bir araya toplanır. (Onu göreceğin gün, bütün emzikliler emzirdiklerini unuturlar. Her hamile (karnındaki) yükünü bırakır. Sen insanları sarhoş görürsün. Halbuki onlar sarhoş değildir. Fakat Allah'ın azabı pek şiddetlidir.) (22/el-Hacc/2) Ölüm, küçük kıyamettir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Kişi ölünce kıyameti kopar."
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, ümmetini bu yedi şeyden biri başa gelmeden önce salih amel işlemekte acele etmeye yönlendirmiştir. Burada kasıt, kişisel belalara ya da Deccal ve Kıyamet gibi genel fitnelere ansızın yakalanmadan önce, sağlıklı ve boş vakte sahip iken çokça ibadet etmeye teşviktir. Ölmeden önce, dünyadayken hayırlarla donanmaya teşviktir. Değilse, hadiste belirtilen sayı kasdedilmemiştir. Salih amellere engel teşkil eden faktörler ve zorluklar, bu yedi durumla sınırlı değildir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bu yedi duruma, önemi ve bunların bir kısmına insanların çokça uğraması nedeniyle özellikle vurguda bulunmuştur. Bu hadisle sayının kasdedilmadiğine ve salih amellere engel faktörlerin bu yedi durumdan daha çok olduğuna delil; Müslim'in, Ebu Hureyre radıyallahu anh kanalıyla, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet ettiği şu hadistir: "Altı şeyden önce amellerde acele edin: Güneşin batıdan doğması, duman, Deccal, Dâbbe, sizden birinin kişisel sorunu ve genelin başına gelen musibet." Buhari de, İbni Abbas radıyallahu anhuma kanalıyla, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'den şu hadisi rivayet eder: "İki nimet var ki, insanlardan çoğu onlarda aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit." Hakim, İbni Abbas radıyallahu anhuma kanalıyla, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Beş şeyden önce beş şeyi; ihtiyarlığından önce gençliğini, hastalığından önce sağlığını, fakirliğinden önce zenginliğini, meşguliyetinden önce boş vaktini, ölümünden önce hayatını iyi değerlendir."
Selefi Salih (Allah onlardan razı olsun), bu nebevi talimatlara sarılıyor ve Rabbani yönlendirmelerle amel ediyordu. Öyle ki; İbni Ömer radıyallahu anhuma şöyle der: "Akşama ulaştığında sabahı bekleme! Sabaha ulaştığında da akşamı bekleme! Sağlığında hastalığın için ve hayatında ölümün için hazırlan!" Bu hadisi, Buhari rivayet eder.Yine bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur: "Rahatta Allah'ı tanı ki, sıkıntı anında O da seni tanısın!" Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Ey iman edenler! Allah'tan korkun; herkes yarın için ne hazırladığına bir baksın. Allah'tan korkun. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.) (59/el-Haşr/18)
Allah beni ve sizleri, Yüce Kur'an ile mübarek kılsın...
Muhakkak ki hamd Allah’adır. O’na hamdeder ve O’ndan yardım dileriz. O’ndan bağışlanma diler ve O’na tevbe ederiz. Nefislerimizin şerrinden ve kötü amellerimizden O’na sığınırız. Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak yoktur. Kimi de saptırırsa onu hidayete erdirecek yoktur. Şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. O, tektir ve ortağı yoktur. Ve şehadet ederim ki; nebimiz ve efendimiz Muhammed, O’nun kulu ve rasulüdür. Allah'ım!.. Kulun ve rasulün Muhammed'e, ailesine, ashabına ve O'nun yoluna uyanlara salât ve selam eyle; onları mübarek kıl!..
Bundan sonra... Ey Allah'ın kulları!.. Tâatiyle O'na yakınlaşarak ve haramlarından uzak durarak Allah'tan hakkıyla korkun! Ey Müslümanlar topluluğu!.. Allah, size hayır kapılarını açmıştır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Ey iman edenler! Rüku edin, secde edin. Rabbinize ibadet edin, hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.) (22/el-Hacc/77) Bir hadis-i şerifte, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Size yasakladığım şeyden uzak durun ve size emrettiğimi, gücünüz yettiğince yerine getirin." Bu hadisi, Müslim rivayet eder.
Ey Müslüman!.. İhlasla ve sünnete uygun olarak, küçük-büyük iyilik yapmaya gayret et! Çünkü iyilikler katlanır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (İyilikle gelene bunun on misli vardır. Bir günah ile gelen de, ancak onun misliyle cezalandırılır. Onlara zulmedilmez.) (6/el-En'âm/160) Bir hadis-i şerifte Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Sizden biri iyilikten hiçbir şeyi, kardeşini güler bir yüzle karşılamasını bile küçük görmesin."
Günahlardan sakının! Onlar sizin gözünüzde küçük olsa da, her kötülüğün peşinde bir hesaba çeken vardır. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Günahların küçük görünenlerinden sakının. Çünkü onlar, kişinin üzerinde toplanır ve sonunda onu helak eder."
Allah'ın kulları!.. (Şüphesiz ki Allah ve melekleri peygambere salât ederler. Ey mü'minler! Siz de ona salât ve selam edin!) (33/el-Ahzâb/56)
Ebu Hureyre (r.a) Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
«Yedi kimseyi Allah-u Teâlâ kendi gölgesinden başka gölge olmayan kıyamet gününde kendi gölgesi altına da barındıracaktır.
Birincisi: Adalet sahibi devlet başkanı.
İkincisi: Rabbine ibadet ve itaatle yetişmiş genç.
Üçüncüsü: Gönlü mescidlere bağlı olan kimse.
Dördüncüsü: Allah için birbirini seven, Allah için birleşen, Allah için ayrılan iki kişinin herbiri.
Beşincisi: Asil ve güzel bir kadın tarafından çağrıldığı halde «Ben Allah’tan korkarım» diyerek haramı işlemeyen erkek.
Altıncısı: Allah yolunda harcadığından solundaki haberdar olmayacak kadar gizli sadaka veren adam.
Yedincisi de: Tenhada Allah-u Teâlâ’yı zikredip de gözü dolup taşan kişi.»