|
| müzik tarzları | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:43 pm | |
| Müzik en genel tanımı ile sesin biçim ve devinim kazanmış hâlidir.Başka bir deyiş ile de Müzik,sesin ve sessizliğin belirli bir zaman aralığında ifade edildiği sanatsal bir formdur. Biçim ve devinim içeren bir ses oluşumunun müzik olarak kabul görmesi için dinleyende duygulara yönelik etkileşim yapması da beklenmektedir. Tarihsel dönem, bölge, kültür ve kişisel beğenilere bağımlı olarak ele aldığında müzik teriminin tanımı önemli farklılık gösterebilmektedir. Özellikle 20. yüzyıl çağdaş Batı müziğinde ortaya çıkan çok farklı müzik akımları, ortak bir tanımı büyük ölçüde zorlaştırmaktadır. Bunun ötesinde, gittikçe daha fazla insanın erişme olanağı bulduğu farklı kültürlere ait yerel müzikler de bu tanımlama zorluğunu arttırmaktadır.
Tüm bu sebeplerden dolayı, müziğin tek bir tanımla açıklanması yerine farklı açılardan (sosyolojik, psikolojik, akustik, politik vb.) yapılan birden fazla tanımla açıklanması yaygınlık kazanmıştır. Bir sosyoloğun müziğe olan yaklaşımıyla, bir akustik fizikçinin yaklaşımı arasında gerek tanım, gerek metodolojik olarak büyük farklılık vardır. Tüm bu yaklaşımlar müzikologlar ve müzik teorisyenleri tarafından araştırılır ve değerlendirilir.
Konu başlıkları [gizle] 1 Özellikler 2 Bilimsel müziğin eğitime etkisi 3 Teknolojinin müziğe etkileri 3.1 Müzik kayıt sistemleri 3.2 Ses depolama ortamları
Özellikler [değiştir]Temel olarak dört ana unsurdan oluşur: Diklik (frekans), yoğunluk, süre ve tını.
Diklik, bir sesin ne kadar 'tiz' ya da 'pes' olduğunu ifade eder. Örneğin her nota ismi (Do, re, mi) farklı bir dikliğe sahiptir. Aynı nota isimleri de hangi oktavda bulunduklarına bağlı olarak farklı diklikleri hangi edebilirler. Akustik olarak birimi frekanstır.
Yoğunluk, bir sesin gürlüğünü ifade eder. Müzikte nüans olarak da kullanılır (forte, piano, fortessimo vb). Akustik olarak birimi desibeldir.
Süre, bir sesin ne kadar sürdüğünü ifade eder. Müzikte ikinin katları biçiminde ifade edilir (birlik, ikilik, dörtlük, sekizlik) ancak nota değerlerinin yanlarına konan noktalar sürenin kendi değerinin yarısı kadar daha uzamasını sağlar.
Tını, bir sesin rengini ifade eder. Örneğin aynı oktavda aynı notayı aynı yoğunlukta ve aynı uzunlukta çalan bir kemanla bir flüt arasındaki fark tını farkıdır. Dört özellik içinde en karmaşık olan özellik budur. Akustik olarak tını, sesin doğuşkan (harmonik) yapısına bağlı olarak değişir.
Müzik konusunda en büyük sıkıntı, müziğin bilimsel yönleriyle yeteri kadar tanıtılamamasıdır. İnsanların günlük hayatta bile sürekli iç içe oldukları bu olguya bilimsel yaklaşmak faydalı olabilir.
Müziğin tanımıyla ilgili şu görüşler vardır :
Kelimelerle anlatılamayan duygu ve düşüncelerin seslerle anlatılması sanatıdır. Müzik; duygu, düşünce, izlenim ve tasarımları ve başka gerçeklerin de katkısıyla belli durum, olgu ve olayları, belli bir amaç ve yöntemle, belirli bir güzellik anlayışına göre birleştirerek, biçimlendirilmiş seslerle işleyerek anlatan estetik bir bütündür. Herkesin anlaya bildiği ve anlayabileceği yegane dildir.müzik dil ve ırk farketmeksizin direk olarak duygulara hitap eden etki eden bir sanat dalıdır...
Eski Yunan Felsefesinde müziğin etkisi yoğun olarak görülür. Nitekim; Musiki-musika-muzika-müzik kelimeleri Yunanca kökenlidir. Yunan alfabesinde m-o-u-s-a harfleriyle yazılan ve musa diye okunan peri anlamındaki kelimenin sonuna gelen –ike veya –ika takısı, o kelimeye konuşulan dil anlamını kazandırır; Elenika (Yunanca), Turkika (Türkçe), İtalika (İtalyanca) örneklerinde olduğu gibi. Musa’ya eklenen –ike takısı, peri sözcüğüne de perilerin konuştuğu dil anlamını verir.( ta musiké ) Mûsikiye daha sonraları toplumumuzda İslâmi terimle meleklerin dili denilmiştir.(Elest bezmi’nin avazesi) Bu durum, müziğe eski çağlardan itibaren batıda da doğuda da tanrısal özellikler atfedildiğini gösterir.
Müzik; hem bir sanat hem de bir bilimdir. Duygusal olarak algılanışının yanı sıra akıl ile de kavranabilir. Bu özelliği ile bireyin ve toplumun duyuş ve biliş açısından durumunu belirlediği gibi, gelişim ve değişimini de sağlayan organik bir yapıdır. Sesin en güzel şekli müzik ile dile gelir. Resim, renklerin birleşmesinden; şiir, kelimelerin kaynaşmasından nasıl oluşuyorsa; müzik de seslerin, duygu, düşünce ve heyecanımızı anlatmak üzere belli bir estetik anlayışına göre seçilip işlenmesinden oluşmaktadır. lan biraz doğru soyleyin lan full yalan atmışsıız
Bilimsel müziğin eğitime etkisi [değiştir]Bireylerin eğitimsel sürecinde de müzik önemli yer tutmakta, duyuşsal ve bilişsel yönden geliştirmektedir. Doğumdan itibaren insanlar duyuş yeteneği kazanmakta, çevrede var olan sesleri belleğine yerleştirmektedir. Müzik, özellikle ilköğretim döneminde çocuklara bilimsel olarak kazandırılmalı ve duygu dünyalarına düzenli olarak yerleştirilmelidir. Gelişme; organizmanın büyüme, olgunlaşma ve öğrenmenin etkileşimiyle sürekli olarak ilerleme kaydeden değişmesidir. Gelişme, ürün olarak ele alındığında gelişim bu ürünün süreç yönü ile tanımlanabilir. Gelişim, organizmanın var olmasından başlayarak bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal yönden belli koşulları olan ve en son aşamasına ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme kaydeden değişimidir. Gelişme, olgunlaşma ve öğrenme etkileşimlerinin bir ürünüdür. Gelişim ise süreçtir. Olgunlaşma ve öğrenme olmadan gelişim sağlanamaz.
İnsanların olgunlaşmasında müzik önemli yer tutmaktadır. Çocukların, okul yaşantısıyla da desteklenen müziksel yaşantıları, kendilerini müziksel işitme, müziksel söyleme, müziksel çalma ve müziksel beğeni davranışlarıyla boyutlandırmaktadır.
Müzik hayatın içerisinde var olan ve dinamik bir yapı gibi sürekli gelişen bir olgudur. Bizler, çocuklarımızı Müzik ile erken yaşlarda tanıştırmalı ve mümkün olduğunca Müziğin insan yaşamanın ayrılmaz bir parçası olduğunu unutmamalıyız.
Teknolojinin müziğe etkileri [değiştir] Müzik kayıt sistemleri [değiştir]Son yıllarda müzik kaydı için oluşturulan stüdyolarda büyük değişimler yaşandı. İlk müzik kayıt aleti, olan Phonautograph ın patenti, 25 Mart 1857 yılında Parisli Edouard-Leon Scott de Martinville tarafından alındı. Alexander Graham Bell, 1874'te kendi Phonautograph ı ile çıkageldi. Bu makine insan kulağının sesleri duyma yönteminin taklit edilmesiyle yapılmıştı. 1877'nin sonuna doğru, Edison, Phonograph'ı icad etti. 1886'daysa Charles Sumner Tainter ve Chichester Bell, Edison un phonograph'ını geliştirerek Graphophone'u ortaya çıkardılar. 1924'te, insanlar mekanik kayıt araçları yerine Western Electric Company'nin yeni teknolojisini kullanarak yeni kayıt cihazları yaptılar. Bunlar, sesi daha gür ve cızırtısız kaydedebiliyorlardı. Bugünlerde kullanılan manyetik kayıt, 1990'de Valdemar Pousen tarafından ortaya çıkarıldı. Telgraphone da bu yeni sistemin ilk çocuğuydu. 1930'ların sonuna doğru, çok uzun kayıtlar yapabilen ve çoğu koşulda çalışabilen Magnetophone, kayıt aletleri piyasasını ele geçirdi. Bu icadlar, kaydedilen müziğin niteiğini ve niceliğini daha iyi kılıyordu.
Ses depolama ortamları [değiştir]İlk ortaya çıkan ses depoları, anolog depolama aygıtlarıydı. İlk başta Fonograf olarak ortaya çıkmışlar ve sonra manyetik kullanılarak üretilmişlerdir. Sonra ortaya dijital depolar çıkmıştır. Dijital depolama aygıtları da iki şekilde çalışıyordu: Optik ve manyetik. Bu yeni ses depoları, sadece boy küçülterek kullanım kolaylığı sağlamamış, aynı zamanda müziğin paylaşımına yardımcı olmuştur.
DAHASI... A nadolu’da Selçuklular döneminden başlayarak günümüze kadar Türk müziği farklı gelişme alanları göstermiştir. Bu alanlar, aydın kesimin kentlerde geliştirdiği klasik müzik, Anadolu insanının yüzyıllar boyu dolaysız söylemi olarak gelişen Türk Halk müziği, dinsel müzik ve mehter müziğidir. Çağdaş müziğin temelini oluşturan Batı’daki çokseslilik ise Türkiye'de müzik türü olarak ancak Cumhuriyet sonrasında benimsenmiştir. Özellikle son yıllarda büyük gelişmeler kaydeden pop, rock ve caz müzik ise ülkede sevilerek dinlenen diğer müzik türleridir. Çoksesli Türk Müziği Atatürk'ün önderliğinde müzik çalışma ve gösterilerinde çağdaş müzik ile Türk Halk müziğinin esas alındığı ve uluslararası müzik teknik ve araçlarının kullanıldığı Batı müziğine yöneliş hareketi başlamıştır. Çoksesli müziğin kuramına ilişkin kitaplar yayınlanmış, Türk Halk müziği ve kaynakları konusunda araştırmalar yapılmıştır. Gerek yurtdışına gönderilen öğrenciler, gerekse yurtdışından getirtilen Joseph Marx, Paul Hindermith, Carl Ebert ve Béla Bartok gibi uzmanlarla temel kurumların oluşturulmasına başlanmıştır.
1936 yılında Ankara Devlet Konservatuarı’nın kurulmasıyla halk müziğini Batı’nın çoksesli düzeni içinde işleme çalışmaları da ağırlık kazanmıştır. Cumhuriyet'in ilk besteci kuşağını oluşturan Cemal Reşit Rey, Ahmed Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Ferit Alnar, Necil Kazım Akses gibi sanatçılar, Batı'nın değişik konservatuarlarında yetişmiş, farklı müzik akımlarının etkisinde kalmış olmalarına rağmen Türkiye'de çoksesli müziğin yerleşmesi ve ulusal bir okul kurulması için çalışmışlardır. Nitekim ilk kuşak besteci öğretmenlerinin yolundan giden daha sonraki kuşaklar bir yandan halk müziğine dayanan, öte yandan batılı akımlardan kaynaklanan Türk beste ekolünü yaratmışlardır. Aralarında önemli üslup ve anlayış farkı bulunmasına rağmen ilk kuşak bestecilerin ortak özelliği halk müziğinden yararlanmaları, yapıtlarında yerel motifler ve folklorik ezgilere yer vermeleridir. Türk folkloru üzerine araştırmalar ve derlemeler yapan Adnan Saygun, izlenimciliği ulusalcı bir tutuma dönüştürmüş, yabancı ülkelerde verdiği konferans ve konserlerle Türk müziğinin tanıtılmasında büyük rol oynamıştır. Yapıtları pek çok ülkede çalınan Ahmed Adnan Saygun'un, Paris ve New York'ta seslendirilen "Yunus Emre Oratoryosu" dünya çapında tanınmıştır.
.
En son kara şimşek tarafından Çarş. Mart 04, 2009 6:46 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:46 pm | |
| Ülkede çoksesli müziğin yaygınlaşmasında, en eski senfonik topluluk olan " Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası"nın payı büyüktür. Yurt çapında verdiği sayısız konserler ile çoksesli müziği yayma ve sevdirmede öncülük eden bu orkestra; Almanya, ABD, Fransa, İspanya, İtalya, Güney Kore gibi daha pek çok ülkede verdiği yurtdışı konserleri ile de Çoksesli Türk müziğinin dünyaca tanınmasını sağlamıştır. İstanbul, İzmir, Antalya ve Çukurova Devlet Senfoni Orkestraları da bugün gerek yurtiçi gerekse yurtdışı konser turneleriyle etkinliklerini sürdürmektedir. Devlet orkestraları dışında Bilkent Senfoni Orkestrası, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ve Akbank Oda Orkestrası önemli özel orkestralar arasında yer almaktadır.
Çoksesli müzik alanında yabancı toplulukları yöneten, yurtiçi ve yurtdışında plak dolduran Hikmet Şimşek,
Gürer Aykal, Rengim Gökmen ve Betin Güneş gibi ödüllü orkestra şeflerinin yanısıra, üstün yetenekli çocuklar için çıkarılan yasa ile yurtdışında eğitim gören dünyaca ünlü müzisyenler de yetişmiştir. İdil Biret (piyano), Suna Kan (keman), Güher ve Süher Pekinel Kardeşler (piyano), İsmail Aşan (keman), Fazıl Say (piyano) ve Gülşen Tatu (flüt) uluslararası yarışma–larda ödül kazanan ve plak dolduran ünlü Türk müzisyenlerinden bazılarıdır. Klasik Türk Müziği Türkiye’ye özgü bir tür olan sanat müziği 15. yüzyılda Osmanlılar döneminde saray çevresinde gelişmiş, 19. yüzyıla kadar sürekli gelişme göstermiştir. Ancak nota örnekleri 17. yüzyıldan itibaren görülmektedir. Yalnızca Türk müziğine özgü "koma", aralıklı diziler yoluyla birçok makamlar yaratılmıştır.
Ney, tanbur, ud, kanun, kemençe, kudüm, def/daire, zil (halile), geleneksel sanat müziğinde kullanılan çalgılara örnek gösterilebilir.
1943 yılında, Geleneksel Türk Müziği sisteminin içinde kalarak özgün bir çok seslilik yaratılabileceğini ve Türk orkestrasında geleneksel çalgıların da önemli roller üstlenebileceğini savunan Hüseyin Saadettin Arel'in başkanlığında, İstanbul Belediye Konservatuarı Türk Müziği Bölümü açılmıştır. Bu gelişmeyi takiben 1950'lerde Klasik Türk müziği, Ankara ve İstanbul radyolarında çeşitli görevler üstlenen Mesut Cemil Tel'in "Klasik Koro"yu kurması, Üsküdar Musiki Cemiyeti ve Şark Musikisi Cemiyeti gibi kuruluşların etkinlikleri ile yeni bir canlanma dönemine girmiştir. Klasik Türk müziğinde koro yönetimini profesyonel anlamda ilk uygulayan kişi olan Mesut Cemil Tel, kurduğu "Klasik Koro" ile o zamana kadar dejenere olmuş Klasik Türk müziği icrasına modern, ciddi ve müzikal bir anlayış getirmiştir. 1976 yılında İstanbul'da ilk Türk Musikisi Konservatuarı’nın kurulması ve Nevzat Atlığ yönetimindeki ilk Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nun çalışmalarına başlaması, Klasik Türk müziğinin kurumlaşması açısından altın yıllar olmuştur. Nitekim bu dönemde Kültür Bakanlığı’na bağlı Ankara, İzmir, Bursa, Samsun, Diyarbakır, Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği Koroları, İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu, Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu, Edirne ve İstanbul Devlet Türk Müziği Toplulukları kurulmuştur. 1984 yılında İzmir, 1988 yılında Gaziantep, 1994’de Konya, 2001’de Afyon Türk Musikisi Devlet Konservatuarları öğretime başlamıştır. Devlet Koroları bugün gerek verdikleri periyodik konserler ve düzenledikleri radyo ve televizyon programları, gerekse yurtiçi ve yurtdışı turneleriyle Klasik Türk Müziği'nin geliştirilip yaygınlaştırılmasında önemli rol oynamaktadır.
Saadettin Kaynak, Şerif İçli, Selahattin Pınar, Avni Anıl gibi bestecilerin yanında; Safiye Ayla, Hamiyet Yüceses, Müzeyyen Senar ve Zeki Müren gibi sanatçılar besteleri ve daha çok popüler tarzdaki icraları ile Cumhuriyet dönemi Türk Müziği'nin tanınmış sanatçılarından bazılarıdır. Klasik tarz ve üsluptaki icraları ile Münir Nurettin Selçuk, Aladdin Yavaşça, Bekir Sıtkı Sezgin, Meral Uğurlu, İnci Çayırlı gibi ses sanatçıları ve ayrıca Niyazi Sayın, Aka Gündüz Kutbay, Necdet Yaşar, Erol Deran, Cinuçen Tanrıkorur, İhsan Özgen gibi saz icracıları Klasik Türk Müziğinin günümüzdeki önemli isimleridir. Türk Halk Müziği Halk müziğinin karakteristik özelliği anonim olmasıdır. Ezgilerin "anonim" özellik taşıması, halk içinden gelen yaratıcılığın kuşaktan kuşağa aktarılması yoluyla geleneğin sürdürülmesi anlamını taşımaktadır. Cumhuriyet ile birlikte benimsenen resmi müzik politikası halk ezgilerini, yaratılacak "çağdaş" Türk Müziği’nin ana kaynağı olarak kabul etmiştir. Bu amaçla yurt çapında derleme gezileri düzenlenmiş, notaların saptanıp arşivlenmesi çalışmalarına ağırlık verilmiştir. 1936 yılında kurulan Ankara Devlet Konservatuarı, halk müziği çalışmalarını tümüyle üstlenmiş; 1952'ye kadar her yıl düzenli olarak yapılan çalışmalarda 10.000 melodi, notaya alınarak arşivlenmiştir.
1937 yılında başlayan Devlet Radyosu yayınları, halk müziğini canlandıran bir başka etken olmuştur. Sadi Yaver Ataman, Tamburacı Osman Pehlivan, Servet Coşkunses ve Muzaffer Sarısözen gibi sanatçıların radyodaki otantik halk müziği programları yoğun ilgi görmüştür. Çalışmalarını radyo dışında yürüten Ruhi Su, 1960'lardan başlayarak halk müziğinin yeniden yorumlanmasına öncülük etmiştir. 1975 sonrasında Zülfü Livaneli ve Arif Sağ bağlama düzeni ve diğer sazların kullanımına getirdikleri yorumlarla, halk müziğinin çağdaş bir nitelik kazanmasına katkıda bulunmuşlardır. Nitekim son yıllarda Türk Halk müziği ülkede en fazla dinlenilen müzik türleri arasına girmiştir. Bunda radyo ve televizyonun yaygınlaştırıcı etkisi yanında Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Devlet Türk Halk Müziği Koroları çalışmalarının da payı büyüktür. İlki 1986 yılında Ankara’da olmak üzere Sivas ve Şanlıurfa’da da Devlet Türk Halk Müziği Koroları kurulmuş ve halk müziğinin hem anonim karakterdeki geleneksel formlarında hem de beste türünde tek sesli ve çok sesli uygulamalarla başarılı icralar sergilemişlerdir.
Neriman Altındağ, Nida Tüfekçi, Mehmet Özbek, Mükerrem Kemertaş, Bedia Akartürk, Hale Gür, Musa Eroğlu, Neşet Ertaş, Belkıs Akkale ve Mahsuni Şerif, besteleri, derlemeleri ve icraları ile Türk Halk müziğinin önde gelen sanatçılarından bazılarıdır.
Bağlama ailesi sazlar başta olmak üzere, kaval, tar, kemençe, çifte, mey, zurna, davul, tulum belli başlı halk müziği çalgılarıdır. Pop, Rock ve Caz 1960’lardan itibaren tüm dünyaya yayılan "rock’n roll", 1960 sonrasında Beatles'la biçimlenen "beat" anlayışları, müziğe genç kuşaklara özgü bir tavır kazandırmış, bu süreç Türkiye'deki genç müzik toplulukları tarafından da yakından takip edilmiştir. Önceleri yabancı bestelere Türkçe söz yazma şeklinde kendini gösteren bu eğilim, daha sonraları yerini Hafif Batı müziği ile Türk Halk müziğinin kaynaştırıldığı özgün bestelere bırakmıştır. Sanatsal yoruma, yaratıya ve müzikaliteye önem veren parçalar ağırlık kazanmıştır. Bu gelişmelere paralel olarak son yıllarda büyük bir müzik piyasası oluşmuş, yerli kaset ve compact disc (CD) satışlarında önemli artışlar olmuştur. Özellikle gençler tarafından çok sevilen Türk pop ve rock müziği kasetleri bugün satış rekorları kırmaktadır.
Yılda yerli ve yabancı 100 milyondan fazla kaset ve CD satılmaktadır. Pop alanında Tarkan, Barış Manço, Sezen Aksu, Nilüfer, Sertap Erener, MFÖ, Şebnem Ferah, Teoman; caz alanında Kerem Görsev, İlhan Erşahin, Nükhet Ruacan, Gürol Ağırbaş, Okay Temiz önemli sanatçılar arasındadır.
24 Mayıs 2003’te Letonya’nın başkenti Riga’da yapılan 48. Eurovision Şarkı Yarışması’na “Every Way That I Can” adlı İngilizce şarkı ile katılan Sertap Erener, 167 puanla Türkiye’ye ilk kez birincilik kazandırarak, önemli bir uluslararası başarıya imza atmıştır. Yarışma, gelecek yıl Türkiye’de yapılacaktır.
"http://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%BCzik" adresinden alındı | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:47 pm | |
| Pop müzik, genellikle popüler müzik yerine kullanılsa da aslında popüler müziğin bir alt grubudur. Dünyada 1940'lara dayanan bir tarihi vardır. Günümüzde birçok Rock, Hip Hop, R&B ve Country türlerine de dokunan pop müzik, tam olarak tanımlanmakta zorluk çekilen bir kavramdır.
1980 sonrası Türkiye'de her yapılan çalışma pop olarak adlandırılmaya başlandı. Bunun sebebi pop söyleyen kişilerin Arabesk şarkılar söylemesi, pop bestecisi olduğunu söyleyen kişilerin arabeskçilere şarkı vermesi sayılabilir. Bu çalışmalar Arabesk-pop müzik dediğimiz kavramı meydana getirdi. 1990 sonrası bu akım yaygınlaştı. Günümüze kadar ulaştı. Pop Müzik sayesinde birçok insan müziğe yoğunlaşmıştır.
1980 öncesi pop müzikte yer alan isimler; Seyyal Taner, Neco, Atilla Atasoy, Coşkun Demir, Güzin ile Baha örnek verilebilir. Besteci olarak ise; Melih Kibar, Çiğdem Talu, ve Zeynep Talu önde gelen isimlerdendir.
Pop müziğin zirve yaptığı yıllar 1990'lardı. 2002'den sonra Rock ve Metal müziğin kalitesinin artmasından ve dinleyici kitlesinin genişlemesinden dolayı düşüş içerisindedir. | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:48 pm | |
| Rock, 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış (1950'lerin başlarında), genellikle elektro gitar, bas gitar ve bateri gibi enstrümanlarla beraber vokal melodi taşıyan popüler müzik formudur. Org ve piyano gibi klavyeli enstrümanlara da rock'ta sıkça rastlanılabilir. Saksafon gibi üflemeli çalgılar rock'ın ilk hallerinde oldukça sık kullanılmış olsa da yeni rock türlerinde nadiren görülürler.
Rock müzik, genellikle tek başına yapılmaz. Sanatçı ismi olarak ortaya tek bir ad çıkabilir ama genellikle bu müzik türü, bir grupla yapılır. Vokailst/solist (şarkı söyleyen kişi) 'nin yanı sıra, elektro gitarist, bass gitarist, bateri, bir yada iki ritim gitarist ve klavye (piyano, org, elektro-piyano vs.) vardır.
Konu başlıkları [gizle] 1 Tarihçe 2 Rock Türleri 2.1 Normal Rock 2.2 Hard Rock 2.3 Heavy-metal 3 Türkiye'de Rock Müzik 4 Kaynakça
Tarihçe [değiştir]Rock müzik, 1950 başlarında ortaya çıkmıştır. Rock müzik akımının başlamasında Rock and Roll (veya Rock'n Roll) ve rockabilly gibi müzik türleri önemli rol oynamışlardır. Rock müzik Blues adlı müzik türünden doğrudan olarak etkilenmiştir. Onun için Blues felsefesini incelemeden rock müzik felsefesi incelenemez. Blues'u icad eden siyahlar, beyazlardan gördüğü zulm karşısında sitemlerini üstü kapalı bir şekilde belirtmişlerdir. Bunu gittikçe geliştiren blues sanatçıları bu sitemin üzerindeki örtüyü yavaş yavaş kaldırmaya, müziklerini de aynı şekilde daha açık hale getirmeye başlamışlardır. O dönemlerde müzik aleti alamadıkları ve beyazların askerlerine ait müzik aletlerini kullandıklarını unutmamalıyız. Yukarıda adı geçen üflemeli çalgılar bu dönemlerden gelen bir alışkanlıktır. Sözlerin ve müziğin sitemi yansıtması artık gittikçe isyan boyutuna girmeye başladı. İşte böyle bir dönemde rock adını duyurmaya başladı. Caz dan etkilenen Blues artık Rock'ı doğurmuştu. Müzikte elektro gitarın kullanılmasının en büyük sebebi ise distortion adı verilen ses efektinin kulakları tırmalayıcı tınısının isyanı ve acıyı en iyi şekilde yansıttığının düşünülmesidir.
1950'lerin Rock sanatçıları, Sam Phillips, Jackie Brenston ("Rocket 88" adlı albümüyle,), Bill Haley, Elvis Presley, Chuck Berry, Bo Diddley, Fats Domino, Little Richard, Jerry Lee Lewis, Gene Vincent ve diğerleridir.
Rock müzik artık yavaş yavaş gençlerin favori müziğine girmeye başlamış, ağır sözleri ve kafa sallama tarzı ile, gençlerin yaşadığı ergenlik dönemi sorunları yüzünden dünyaya isyan etmelerini kolaylaştırmış, pop müziğe güçlü bir rakip olmuştur.
İngiliz rock'ının 1960'larda gelişmesiyle "rock müzik" tanımı yaygınlaşmıştır. "İngiliz Fethi" olarak adlandırılan bir akımla, bu müzik tarzı tekrar Amerika'da yayıldı ve hatırı sayılır bir etkiyle uluslararası bir fenomen haline geldi. Rock günümüzde birçok türü altında barındırarak oldukça yaygın olarak dinlenen bir müzik türü haline gelmiştir. Bir sürü dalları çıkmıştır bu müzik türünün, aşağıda inceleyeceğimiz.
1970 dönemine kadar ortaya çıkan Rock müzik sanatçılarından bazıları şunlardır: The Rolling Stones, The Animals, The Yardbirds, The Kinks, The Who, The Pretty Things, The Sonics, The Shadows, Bob Dylan, The Byrds, Steve Harly ve diğerleridir.
1970 dönemi, Rock müziğin önemli bir dönemidir. Sözler ve müzik gitgide sertleşmeye başlar ve hard-rock ortaya çıkar. 1970'lerin hard-rock ve Rock müzik sanatçıları Queen, Metallica, Nirvana, Slayer, Megadeth, Black Sabbahth, The Beatles ve diğerleridir.
Hard-rock'tan sonra, müzik ve sözler tamamen sertleşmeye başlar ve ortaya heavy-metal çıkar. 1970 sonrası Rock müzik sanatçıları, Sex Pistols, Asia, The Clash, The Damned, Black Flag, X Fear, Bad Brains, Twisted Sister, Sonic Youth, Big Black, Dust, The Buzzcocks, Green Day, The Killers, Guns and Roses, Black Sabbath, Radiohead, Cradle of Filth ve diğerleridir.
Rock Türleri [değiştir]Rock müzik, birçok dala ayrılır. Ancak Rock müzik asıl olarak 3 bölüme ayrılır.
Normal Rock [değiştir]Bu Rock türü, normal rocktur ve Rock türleri arasında en hafif olanıdır. Bu tür de kendi arasında dallara ayrılır.
Rock and Roll Alternatif rock Indie Rock Pop rock Psychedelic rock Punk rock Senfonik rock Folk rock Glam rock Arena rock Jazz Blues Garaj rock Rap rock Bazı Normal Rock sanatçıları şunlardır:
Soulitary Avril Lavigne Mor ve Ötesi U2 The Cranberries Radiohead Keane Audioslave ve diğerleridir.
Hard Rock [değiştir]Rock müzikte, müzik ve sözler gittikçe sertleşmeye başlar. Bu durum hard rocku ortaya çıkarır. Müzik artık sadece siyahların acılarını ve sitemleri anlatan ulusal bir yapıdan, bütün dünyayı ilgilendiren sorunlara ve siyasete karılan evrensel bir yapıya yol almaya başlar.
Hard Rock, kökenleri 1960 başları Garaj Rock'ı ve Jazz'a dayanan bir rock and roll tarzıdır. Elektro gitar, bas gitar ve davulların sert şekilde kullanılması tipik özelliğidir. Hard rock terimi, overdrive kullanımı yoğun, daha melodik gitarlara sahip, jazz ve blues dan sert heavy metalden yumuşak bir tarzı betimler. Deep Purple ve Led Zeppelin bu tarzın başı çeken gruplarındandır.
Nirvana Sonic Youth Arcade Fire The Postal ServiceBazı hard-rock sanatçıları şunlardır:
Linkin Park Guns N' Roses Dirty Looks Metallica Skid Row Cinderella Nirvana Dokken Deep Purple AC/DC ve diğerleri.
Heavy-metal [değiştir]Anamadde: Heavy metal (müzik)
Rock müziğin muhalif yanını gittikçe kaybettiğini düşünenlerin başlattığı müzik türüdür. Heavy metal; karanlık, sert ve geneli ölümü ya da kötü şeyleri anlatan tarzdır. Heavy metalciler siyahı benimsemişlerdir. Siyah onlar için vazgeçilmezdir. Kısaca siyah heavy metal'in rengidir diyebiliriz. Heavy-metal kendi arasında yüzlerce türe ayrılır. Bu türlerden bazılarını anamaddeden görebilirsiniz.
Bazı heavy-metal grupları:
Disturbed Iron Maiden Pentagram (grup) Iced Earth Megadeth Accept Motörhead Steppenwolf Apocalyptica ve diğerleri.
Türkiye'de Rock Müzik [değiştir]Türkiye'de Rock müzik anlayışı, ilk olarak Anadolu Rock olarak ortaya çıkmıştır: yani klasik Türk müziği ile Rock müziğin karışımı olarak. Erkin Koray, Barış Manço, Cem Karaca ve Fikret Kızılok buna örnektir. Sonra Özlem Tekin, Kıraç, Haluk Levent, Murat Kekilli, Murat Göğebakan ve Feridun Düzağaç albümler çıkarmışlardır, Rock adı altında. Ondan sonra Pamela Spence, Hayko Cepkin, Teoman, Seksendört ve Mor ve Ötesi gelir. 1996 yılında Şebnem Ferah ilk albümünü çıkarmış ve Türkiye'de Rock'a farklı bir bakış açısı getirmiştir. Ardından Emre Aydın,Duman, Barış Akarsu ve diğerleri gelir.
Türkiye'de rock müzik adına kurulan Dünya'nın ilk ve tek resmi Barış Manço vede Rock Müzik Derneği olan BARIŞ MANÇO ROCK DERNEĞİ halen Türk Rock Müziğinin Dünya'da sesini duyurması için çalışmaktadır. (bkz.http://www.barismancorock.org | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:48 pm | |
| Müzik kuramı Vikipedi, özgür ansiklopedi Git ve: kullan, ara Müzik kuramı terimi genel olarak iki farklı ama bibiriyle ilgili anlamda kullanılır:
Müziğin temel yapıtaşları. Bu yapıtaşları ile müziğin incelenmesi, sınıflandırılması ve hatta bestelenmesini konu alan bilim dalı. İlk anlamdaki Müzik kuramı, müziğin temel yapıtaşlarını tanımlar (porte, nota, artikülasyon, açkılar, ton, gam, ritim, melodi, harmoni vb.)
Diğer bir deyişle müzik dilinin kurallarını belirler ve bunların kullanılışlarını açıklar.
İkinci anlamdaki müzik teorisi 1950'lerden sonra özellikle Kuzey Amerika kıtasında müzikolojiden özerkleşerek kendi başına müziği inceleyen bir bilim dalı haline gelmiştir. Müzikoloji (veya tarihsel müzik) ve etnomüzikolojiden farkli olarak pozitif bilimleri (matematik, fizik vb.) de kullanması gerekçe olarak gösterilmektedir. Kıta Avrupasında ise müzik teorisi, müzik tarihi gibi müzikolojinin bir alt dalı olarak kabul edilmektedir, Recep Uslu'nun Müzikoloji ve Kaynakları çalışmasında belirttiği gibi Dünyada yaygın olan kanaat da budur.
Müziğin yapıtaşlarının tüm müzisyenler tarafından öğrenilmesi her durumda aranılan bir nitelik olsa da müziğin bilimsel olarak incelenmesi özel olarak müzik kuramcıları tarafından gerçekleştirilir. Doğu müziğinde genellikle Edvarlar müzik kuramı eserleridir.
Tarih [değiştir]Müzik teorisinin Pisagor'dan başlayan çok eski ve uzun bir tarihi vardır. Doğu müziğinde ise teori tarihi Kindi ile başlar. Anadolu'da ilk müzik teorisi 15. yüzyıl başlarında Yusuf Kırşehri tarafından yazılmıştır. | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:49 pm | |
| Elektronik müzik Vikipedi, özgür ansiklopedi Git ve: kullan, ara Elektronik müzik, elektronik aletler yardımıyla yapılan müzik türüne verilen bir isimdir.Elektronik aletler düşük kuvvetli sistemlerdir ve transistör, tümleşik devre gibi parçalar kullanırlar. Bu tanıma göre, elektromekanik anlamda ses üreten enstrümanlarla elektronik öğeler kullanarak ses üreten enstrümanlar arasında ayrım yapılabilir. Elektromekanik enstrümanlara Telharmonium, Hammond B3 ve elektro gitar gibi enstrümanlar örnek verilebilirken, elektronik enstrümanlara da Theremin, synthesizer ve bilgisayar örnekleri verilebilir.
Konu başlıkları [gizle] 1 Tarihi 1.1 Geç 19. yy'den erken 20. yy'ye kadar 1.2 Savaş sonrası yıllar: 1940 - 1950 2 Başlıca Türleri 2.1 Ambient 2.2 Down Tempo - Trip Hop 2.3 İllbient 2.4 Acid Jazz 2.5 Breakbeat 2.6 Big Beat 2.7 Funky Breaks 2.8 Dance - Club 2.9 Euro Dance 2.10 Dub 2.11 Drum’n Bass 2.12 Jump-Up 2.13 Tech Step 2.14 Electronica 2.15 Progressive Elektronik 2.16 Symphonic Elektronik 2.17 Minimal 2.18 Noise 2.19 House 2.20 Deep House 2.21 Hard House 2.22 Vocal House 2.23 Techno 2.24 Detroit Techno 2.25 Intelligent Techno 2.26 Rave - Old Skool 2.27 Gabber 2.28 Goa 2.29 Hard Trance 2.30 Uplifting Trance 2.31 Progressive Trance
Tarihi [değiştir] Geç 19. yy'den erken 20. yy'ye kadar [değiştir]Elektronik müzikten once, müzisyenlerin teknolojik gelişmeleri müzikal amaçlar için kullanma isteği vardı. Elektromekanik tasarımlara sahip birkaç enstrümanın geliştirilmesiyle, diğer elektronik enstrümanlara yol açıldı. Telharmonium adında bir elektromekanik enstrüman, 1897'de, [Thaddeus Cahill] tarafından icat edildi. Bazı bariz zorluklar, Telharmonium'un yaygınlaşmasını önledi: enstrüman yedi tondu ve bir yük vagonu büyüklüğündeydi. Bu enstrümanın daha gelişmiş modelleri de daha sonra yapıldı (en son yapılan 1907 modeli 200 tondu). Genellikle, ilk icat edilen elektronik enstrüman Theremin olarak görülür. Theremin, Profesör Leon Theremin tarafından 1919'la 1920 arasında bir tarihte icat edilmiştir. Başka bir elektronik enstrüman ise Onder Martenot'dur. Ondes Martenot, Olivier Messiaen'in the Turangalîla-Symphonie'sinde kullanıldıktan sonra ünlenmiştir. Ayrıca, Ondes Martenot, Andre Jolivet gibi birçok Fransız müzisyen tarafından da kullanılmaya başlanmıştır.
Savaş sonrası yıllar: 1940 - 1950 [değiştir]Kaset çalar, Almanya'da II. Dünya Savaşı sırasında icat edilmiştir. Müzisyenlerin, kaset çalarları, musique concrète adını verdikleri yeni bir müzik besteleme tekniğinde kullanmaları uzun sürmedi. Bu teknik, doğal ve endüstriyel seslerin beraber kaydedilip, daha sonra düzenlenmesini içeriyordu. Besteciler, sıkça, müzikal bir amaç için yaratılmamış olan elektronik aletlerden çıkan sesleri kullandılar. Musique concrète'in ilk örnekleri, Pierre Schaeffer bestelemiştir. Schaeffer, daha sonra Pierre Henry, Pierre Boulez ve Karlheinz Stockhausen gibi birçok avant-garde müzisyenle çalışmıştır. Amerika'da magnetik teyp için bestelenen ilk eser Louis ve Bebe Barron tarafından 1917'de tamamlandı.
1957'de, iki yeni elektronik enstrüman daha ortaya çıktı. Daha önceki Theremin ve Ondes Martenot'tan farklı olarak, bu yeni enstrümanları kullanmak zordu, zorlu bir proglamlama gerektiriyordu ve ikisi de gerçek zamanlı çalınamıyordu. Bu enstrümanlardan ilki Max Mathews'un "Music 1" adlı bir programla kullandığı bilgisayarıydı. Enstrümanlardan ikincisi ise RCA Martk II Sound Synthesizer adındaki ilk elektronik synthesizer'dı. RCA tarafından dizayn edilen alet the Colombia-Princeton Electronic Music Center'da kurulmuştur ve hala ordadır.
The Columbia-Princeton Electronic Music Center, bilgisayar müziği merkezi olarak biliniyordu. Bu merkez, türünün Amerika'daki en yaşlısıdır. 1958'de 1950'lerin başından beri magnetik teyp manipülasyonuyla igilenen Vladimir Ussachevsky ve Otto Luening tarafından açılmıştır. Merkezde, Peter Mauzey yardımıyla bir stüdyo kurulmuştu ve 1980lere kadar elektronik müzik merkezi olarak görevini korudu...
Başlıca Türleri [değiştir] Ambient [değiştir]Yaratıcılarından olan Brian Eno’nun gelişimine ışık tuttuğu Ambient; FSOL (Future Sound of London), The Orb, Biosphere ve Woob gibi yeni akımlarla günümüzdeki düşündürücü, derin ve de farklılığı her zaman ön planda hissettiren şeklini almıştır. Diğer bütün elektronik müzik dallarından farklı olarak Ambient müzik; davul vuruşları ve ritm içermeyen daha ziyade doğa sampleları, melodiye ve ambiyansa ağırlık veren bir müzik tarzıdır.
Down Tempo - Trip Hop [değiştir]Tutku dolu vokallerle süslenmiş olan Trip Hop, genelde acı keder ve üzüntü gibi koyu (derin) hislere hitap eder. Massive Attack, Cold Cut, Portishead, Archive ve Télépopmusik bu tarzın önde gelen isimleri arasında yer almaktadır.
İllbient [değiştir]Dj Spooky ile özdeşleştirilmiş olan bu tarz, Trip Hop-Dub-Ambient karışımı ortaya çıkmıştır.
Acid Jazz [değiştir]Jazz’ı geleceğe taşıyan ve bu aşamada jazz üzerine çeşitli elektronik ses modifikasyonların gerçekleşmesi ile ortaya çıkmış olan önemli bir biçimdir. Özetlemek gerekirse temalar Jazz üzerine kurulu, destekler ve enstürmanlar elektronik ağırlıklıdır. Modaji, United Future Org., Gotan Project, Ian O’Brein ve Fauna Flash önemli isimler arasında yer almaktadır.
Breakbeat [değiştir]4/4 vuruşluk house ve benzeri tarzlara alternatif olarak ortaya çıkan Breakbeat’in kökenleri hip hop’a dayanmaktadır. Old-School Techno ve Acid house’dan da esinlenmelerin gözlendiği Breakbeat’in önde gelen isimleri Meat Katie, Adam Freeland'dir.
Big Beat [değiştir]Akılda kolay kalan sample’larıyla parti ortamlarının vazgeçilmez müziğidir. Alçak sesle dinlemenin Big Beat tarzına haksızlık olacağı düşüncesiyle hareket eden birçok insanın ortak görüşü “yüksek çıkış gücün yoksa dinlemenin de bir manası yoktur” şeklinde biçimlenmiştir. Anavatanı Brighton olan bu tarzın bayraktarlığını Fatboy Slim yapmaktadır.
Funky Breaks [değiştir]Kraftwerk, Afrika Bambaataa ve Electron’dan etkilenmiş(ilk albümleri) ve ilham almış olan Funky Breaks ilk tohumları, meyvelerini Birleşik Amerika’nın batı sahillerinde vermiştir.
Dance - Club [değiştir]Dance Müziğin omurgası olarak da nitelendirilebilir. Elektronik Müziğini en popüler kolu olarak kabul edilen Dance’de trackler genel olarak bir vokalist eşliğinde ve House Music benzeri bir formda yapılandırılır. Günümüzde Sasha, bu tarzın en önde gelen isimlerinden birisidir.Dance müzigi daha cok electronica ile harmanlanır bu tarzın iyi temsilcileri arasında David Guetta,Laurent Wolf gibi isimler vardır.
Euro Dance [değiştir]Euro Cheese ve Euro Trash olarak da bilinen dans müziğin basit, eğlenceli ve tempolu kolu olara bilinen Euro Dance, ana kolu olan Dance Müziğin popülaritesinden geri kalmayarak dünyanın birçok radyosunda boy göstererek ön saflarda yerini almaktadır. Aqua, Ace of Base ve ATB bu tarzda dikkati çeken isimlerdir.
Dub [değiştir]Yoğun olarak ses efektlerine yer veren Dub, enstürmantal Reggae olarak da bilinir. Dub, adını Lee Scratch Perry, Bill Laswell ve King Tubby ile duyurmuştur.
Drum’n Bass [değiştir]Drum&Bass‘in jump-up ve intelligent gibi birçok türü(ucu) olmasına rağmen gövdeden (Main genre Drum’n Bass) ayrılmadıkları bir kesin bir çizgi vardır... tabi ki derin güç. Drum vuruşlarının dip Bas(sub-bass)lar süslendiği ve dakikada 160 vuruşluk bir tempoya sahip olan Drum’n Bass, 90’lı yılların başında Büyük Britanya’da çok önemli gelişmeler kaydederek Elektronik Müzik’in temel dalları arasındaki sarsılmaz yerini yaratmıştır. Omni Trio, Photek, Squarepusher akla ilk gelen isimlerdir.
Jump-Up [değiştir]Drum’n Bass’in ragga vocallerle beslenmiş halidir. Aphrodite, Shy FX, Baby D. vs.vs.
Tech Step [değiştir]Two-Step Drum’n Bass’dir. Squarepusher ve Photek.
Electronica [değiştir]Elektronik Müzik için ana terim olup sanatsal yönlerin şiddetle ağır bastığı; öze bakıldığı zaman, görünen güzelliklerin bütünüdür.
Progressive Elektronik [değiştir]Genelde sözsüz vokallerin (çoğunlukla soprano sesin enstürman olarak kullanıldığı gözlenir) ön plana çıkışıyla ve bunların yer yer uyumlu melodilerle desteklenmesiyle oluşan bir tarzdır. Orbital, Genaside ii (Ad Finite) tarzın en iyi örnekleridir.
Symphonic Elektronik [değiştir]Klasik temaların elektronik motiflerle süslendiği New Age’i çağrıştıran ve içinde Progressive Electronica’da olduğundan daha güçlü sanatsal salınımlar saklayan bir tarzdır. Vangelis.
Minimal [değiştir]Tempo ve süreklilik yönünden daha seyrek fakat kendi kurallarını kendi yaratan bir tarzdır. Plastikman en önemli örneklerindendir.
Noise [değiştir]Geleneksel olmayan müzikal elementleri içeren, Batı Müziğinin standart öğelerini kapsamayan ve doğuşu 1913 yılı olarak kabul edilen bir deneysel (experimental) müzik türüdür. Bir Noise müzisyeni (aynı zamanda Noise Artist olarak da geçebilir) sınırlar olmadan bir çok sesi, örneğin teyp hışırtısı, üzerinde oynanmış kayıtlar (örn. ağır derecede çizilmiş plaklar), makine gürültüsü, değişik nesnelerin feedback sinyallerini ve müziğe girmeyecek vokal/ses elementlerini parçalarında kullanabilir. Aynı zamanda istendiğinde Jazz, Rock ve Metal gibi diğer popüler müzik öğelerini de yapılan kayıtlarda sample olarak kullanılmaktadır. Bu müziğin en önemli temsilcileri arasında, Noise'un büyükbabası olarak görülen Merzbow'un yanında Masonna, C.C.C.C. ve Hanatarashi de bulunmaktadır. Glam Rock müzisyeni Lou Reed'in gitarının feedback sinyallerini kullanarak 1975 yılında kaydettiği Metal Machine Music albümü de Noise alanının en önemli ilham kaynaklarından biri olarak gösterilebilir. Ayrıca Noise müziği de kendi içerisinde dallara ayrılmıştır, ve diğer müzik türlerinde de ilham kaynağı olarak yer almıştır.
House [değiştir]Adını Frankie Knuckles’ın Chicago’da ilk mixlerini yaptığı “The Warehouse” adlı gece klübünden alan House, Dip Bas’lar ve 4/4 ( Elektronik Müzik dinleyen kitlenin çoğunluğu tarafından benimsenen bir çizgiye sahiptir. Bu özellik onu gece kulüplerinin vazgeçilmez tarzları arasına katmıştır. Armand Van Helden, Frankie Knuckles, Junior Vasquez, Larry Levan ve daha birçok isim bu tarzın gelişiminde pay sahibi olmuştur.
Deep House [değiştir]House’un diğer kolarına göre daha bir katı olan, kendi kurallarını kendisi çizen ve dinleyiciyi düşündürme yoluna giden bir tarzdır.Herkes tarafından beğenilir. Dj Dunk
Hard House [değiştir]Daha sıkı ve güçlü looplarla beslenen bu tür az vokal daha çok vuruş (drum) sistemini işletmektedir.
Vocal House [değiştir]Hard House’un aksine, her şeyin drum vuruşları olmadığını iddia edercesine vokal’e daha fazla ağırlık veren House koludur. Gospel ve latin müziklerinin etkisiyle de gelişmiştir. Martha Wash, Amber.
Techno [değiştir]90’ların sonlarına doğru Acid House’un Büyük Britanya’yı kasıp kavurmasının ardından, geniş dinleyici kitlesi daha sert ve kural tanımaz temalar istemiştir. Bu ortam zaten patlamak için fırsat kollayan Techno için bulunmaz bir fırsat olmuştur. Acid House’a göre daha hızlı bpm’lere (beats per minute à dakikadaki vuruş sayısı) ve daha agresif bir yapıya sahip olan Techno, arayışta olan kitleye gereğinden çok daha güzel (doyurucu) bir şekilde cevap vermiştir. Günümüzde eğilimi yakalamış olan Techno, en hızlı gelişen modern müzik türlerinin başında yerini almıştır. Sven Vath, Eat Static, Derrick May, Juan Atkins, Kenny Larkin ve daha sayılmayan birçok isim, bu tarzı günümüzde başarı ile temsil etmektedir.Techno Pop
Detroit Techno [değiştir]Yıllar önce Derrick May, Juan Atkins ve Kenny Larkin’in ortaya çıkardığı; Techno’nun temel kolu olarak da değerlendirilen Detroit, genelde 4/4’lük vuruş+ritimleri enstürmanlara tercih eden bir dal olarak bilinir.
Intelligent Techno [değiştir]Sıra dışı ve bir o kadar da agresif motifler içeren bu dal, mükemmel uyumsallık ve de dahiyane yaklaşımlarıyla diğer birçok daldan sıyrılır. Beaumont Hannant.
Rave - Old Skool [değiştir]Tüm Techno formlarının birleşimi olarak görülen Rave/Old Skool; Drum’n Bass, Trance gibi birçok tarzın kökeninde ve gelişiminde pay sahibi olmuştur. Bol içki ve druglı underground partilerin vazgeçilmez müziği olan Rave/Old Skool’un track’leri diğer tarzların track’lerine kıyasla daha uzun sürer. Solid 4/4’lük vuruşlar, sert elektronik motifler ve etkileyici baslardan oluşan Rave/Old Skool’u başlı başına bir tarz (genre) olarak görmek yanlış olmaz.
Gabber [değiştir]Sert ve Hızlı Techno’dur. Lenny Dee,Delta-9, Ron D.Dore... Hardcore müziğin alt türü olarak bilinir. Dinleyicide değişik duyguların ortaya çıkmasını sağlar. Çok hızlı olan bu tür yoğunluğuyla da diğer dallardan sıyrılır. Türün başlıca temsilcisi Stu Allan'dır.
Goa [değiştir]Vuruşların ve melodilerin kenetlenmiş (birbirinin eksiğini kapatır gibi) şekilde birbirini takip ettiği Goa, Trance’in en çok dinlenen kolu olarak bilinir. Hindistan'ın Goa eyaletinden çıkan bir türdür.
Hard Trance [değiştir]TS-TR 303lerle üretilen Trance’idr. 4/4vuruşlarındaki sertlik ile dikkati çeker.
Uplifting Trance [değiştir]140-143 bpm arası melodi ve armoni dolu, enerjik bir trance türüdür. Epik ögeler içerir.
Progressive Trance [değiştir]Kulağa Hoş gelen melodilerle üretken bir yapı sergileyen Progressive Trance, Ambient’ın ortaya koyduğu kalitede seçici yapıya sahiptir. Trance türü içinde en yaygınıdır.
"http://tr.wikipedia.org/wiki/Elektronik_m%C3%BCzik" adresinden alındı. | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:52 pm | |
| Heavy metal (ya da sadece metal), agresif ritimler ve aşırı distorsiyonlu gitarlarla karakterize edilen müzik türüdür.[1] Bu türün kökleri 1964 ve 1967 arasında blues ve rock türünü birleştirerek, daha çok gitar ve davul bazlı, bu türde müzik yapan grupların yarattığı hard rock'tır. Heavy Metal popülaritesini 80'lerde daha çok türün ortaya çıkmasıyla artırdı. Ticari amaçlı olmadığı iddia edilse de dünya üzerinde büyük bir dinleyici kitlesine sahip olması ve ciddi ticari başarıların yakalanmış olması sebebi ile, müzik endüstrisinin bel kemiği niteliğindedir. Heavy metal'in en ünlü grupları, Black Sabbath, Iron Maiden, Judas Priest, Motörhead, Metallica, Manowar ve Led Zeppelin'dir. Konu başlıkları [gizle] 1 Karakteristikler 2 Enstrümanlar 3 Temalar 4 Alt türleri 4.1 Thrash Metal 4.2 Hair Metal 4.3 Başlatan Gruplar 4.4 Glam Rock ile Farkı 5 Kaynakça Karakteristikler [değiştir]Heavy Metalin teması savaş,ölüm,acı,katliam gibi konuları işler genellikle insani sorunlar dile getirilir.[kaynak belirtilmeli] Enstrümanlar [değiştir]Heavy metal çoğu zaman aynı türde enstrümanlarla çalınır. Klasik beşlisi biri ritm, diğeri solo çalan distorte edilmiş iki elektro gitar, bir bas gitar, davul ve vokalden oluşur. Bunun yanında çoğu grup klavye de kullanır. Gitar bu türde çok büyük bir önem taşır. Distortion ve diğer efektler, sesi daha kalınlaştırmak içindir. Heavy metal vokalleri şarkıda çok fazla değişik ses çıkarabilirler. Temiz vokallerden gurultulara, gurultulardan çığlıklara kadar. Sololar ve riffler heavy metal'in büyük bir bölümünü oluşturur. Gitaristler sweep-picking ve tapping tekniklerini kullanarak soloyu hızlandırıp agresifleştirebilirler. Temalar [değiştir]Heavy Metal, dinlenilebilir olmasıyla beraber görseldir. Albüm kapakları ve konserler bu müzik türünü anlamakta oldukça yararlıdırlar. Heavy Metal 50'ler 60'lar ve 70'lerdeki savaş, nükleer atışmalar, çevreye ilişkin konular, politik ve dini propoganda üzerinde yoğunlaşır. Black Sabbath'ın "War Pigs" ve Metallica'nın "And Justice for All" parçaları buna bir örnektir.Bazende Mitoloji ile ilgili eserlerde ortaya koyula bilir.Örneğin Manowar'ın Gods of War (2007).Sign of the Hammer vb. albümler sayılabilir. Alt türleri [değiştir]Metal müziğin alt türleri şunlardır:[2][3] [4][5] [6] Alternatif metal Black metal Death metal Doom metal Folk metal Glam metal Gothic metal Heavy metal Industrial metal Metalcore Power metal Progresif metal Senfonik metal Sludge metal Thrash metal Thrash Metal [değiştir]Thrash Metal Çoğunlukla kökleri 1970'lerin sonları ve 1980'lerin başlarına dayandırılır. Bu dönemde NWOBHM (New Wave of British Heavy Metal) ve Hardcore Punk müzik akımlarının bazı özelliklerini alarak, kaynaştırarak yeni bir müzik türü olarak ortaya çıkmıştır. Benzer bir diğer tür olan Speed metal`e göre çok daha fazla saldırgan özellikler taşır. Bu fark şarkı sözleri ve müzikten açıkça anlaşılır. Türün öncü toplulukları: Metallica, Exodus, Slayer, Megadeth, Artillery, Metal Church, Dark Angel, Helstar, Heaten, Anthrax, Sepultura , Overkill, Destruction, Kreator, Sodom, Annihilator , Imrockn , Kaos, Testament Death Metal ve Black Metal'in kökü Thrash Metal'dir. Hair Metal [değiştir]Özellikleri: Ne gitarları heavy veya thrash metal kadar bozulmuş (distorşınlı), ne de vokalleri death veya black metal gibi brutaldir, zira pop etkileşimli bir alt türdür. Gitarlar hard rock'ın biraz daha sertleştirilmiş halidir ve vokaller ise daha çok kadınsı çığlıklara benzer. Başlatan Gruplar [değiştir]Bu türü başlatan gruplar olarak Kiss, Twisted Sister, Zınamant(NWOTDM) Saxon, Def Leppard, Poison, Cinderella, Alice Cooper, XYZ, Britny Fox, örnek verilebilir.Müzik dünyasında çok büyük etkileşimler yaratmış, kendi türleriyle çok ilgisiz gruplara bile gerek müzikal olarak, gerekse sahne duruşu ve makyaj konusunda ilham vermişlerdir.Bu gruplardan etkilenen gruplar arasında en başta, progresif death metalin kurucusu olan Death grubunun vokal/gitaristi Chuck Schuldiner getirilebilir. Glam Rock ile Farkı [değiştir]Glam rock denilen tür, çok daha farklı bir tarzdır. 1970'lerin fenomeni olan glam rock, temelde cinsiyetler arasındaki farkın belirsizleştirilmesine çalışmış, bu sebeple de glam metal dönemi öncesinde makyaj ve feminen kıyafet akımının başlamasına yol açmıştır. Ancak Glam Metal döneminde, bu görsellik uç noktalara ulaşmıştır. Bu açıdan, glam rockı Glam metal'in öncüsü olarak tanımlayabiliriz. Ancak görsellikte de en önemli fark, Glam Metal yapan gruplarda feminen görüntüye rağmen, yine de maço ve kaba bir davranış görülmesidir Wikimedia Commons'da: Heavy metal (müzik) ile ilgili çoklu ortam kategorisi bulunur. Kaynakça [değiştir]^ Du Noyer (2003), p. 96; Weinstein (2000), pp. 11–13 ^ http://rateyourmusic.com/genre/metal ^ http://metalstorm.ee/bands/index.php ^ "Bands by grenre" ^ http://www.ultimate-guitar.com/columns/general_music/subgenres_of_metal.html ^ http://www.rateitall.com/t-1538-subgenres-of-metal.aspx [gizle]g • t • dHeavy metal Alternatif metal • Avantgart metal • Black metal • Death metal • Doom metal • Drone metal • Folk metal • Glam metal • Gotik metal • Groove metal • Endüstriyel metal • Metalcore • Power metal • Progressive metal • Sludge metal • Speed metal • Stoner metal • Senfonik metal • Thrash metal • Klasik heavy metal Bölgesel ayrımlar New Wave of British Heavy Metal • Norveç black metali • İskandinav death metali • Bay Area thrash metal • Brazilian thrash metal • Teutonic thrash metal • Avustralya heavy metali • New Wave of American Heavy Metal Bilgiler:1) "Heavy Metal" kelimesi ilk olarak Steppenwolf'un 1968 tarihli 'Born To Be Wild" şarkısının sözlerinde kullanılmıştır.Grubun kendi adını taşıyan ilk albümünde bulunan bu şarkı efsanevi "Easy Rider" filminin soundtrack'inde yer alması sayesinde geniş kitlelere ulaştı.Daha sonra müzik tarzının adı oldu. 2) Heavy Metalcilerin saç uzatması, motosikletlere ilgi duyması, deri ceket giymesi kısmen Easy Rider filminin konu ettiğin kuralsız yaşamın bir uzantısıdır.Metalcilerin hayat felsefesi ve dış görünüşünde Easy Rider filminin etkisi büyüktür. 3) Heavy Metalin çıkış noktası İngiliz işçi sınıfıdır.Fabrika mesaileri bittiğinde eve gitmeden önce barlarda toplanan işçiler burada küçük yerel gruplar kurarak müzik yapmaya başlamışlardır.Çoğunluğun ağır sanayi işçisi olmasından dolayı çivili bileklik ve kemerler de bu kültürün ayrılmaz parçaları olmuştur. 4) Bilinen ilk Heavy Metal grunu çoğunluğu fabrika işçilerinden oluşan Black Sabbath'dır.Bazı kaynaklar Led Zeppelin'i ilk kabul etseler de, grubun soundunda bulundurduğu blues öğelerinden dolayı safkan Heavy Metal yaptıklarını söylemek yanlış olur. 5) Led Zeppelin'in 1971 tarihli 'Stairway To Heaven' şarkısı single olarak yayınlanmadan listelere girebilen tek şarkıdır.Ayrıca 9 dakikalık süresine rağmen Amerikan radyolarında tüm zamanların en çok çalınan şarkısıdır. 6) Led Zeppelin'in 22 milyonluk satışla tüm zamanların en çok satan 4. albümü kabuk edilen "IV" albümünün kapağında grup ve albüm ismi de dahil olmak üzere hiçbir yazı bulunmaz. 7) "Horned Hand" adıyla bilinen metalci selamı ilk kez Ronnie James Dio tarafından kullanılmıştır.İtalyanlar bu hareketi iyi şans getirmesi için yaparlar.Dio da İtalyan kökenlidir ve bu işareti büyükannesinden öğrenmiştir. 8 ) Dio (Tanrı) logosunu ters çevirip bakarsanız Devil (Şeytan) yazdığını görürsünüz. 9) Tüm zamanların en çok satan Heavy Metal albümü Avusturalyalı grup AC/DC'ye aittir.Grubun yeni vokalisti Brian Johnson ile kaydettiği ilk albüm olan 1980 tarihli "Back In Black" dünya çapında 50 milyon adet satılmıştır. 10) Black Sabbath kimliğimi en iyi yansıtan şarkılardan biri olan 'Paranoid' , grubun 1970 tarihli ilk albümünün en son yazılan şarkısıydı.Kısa bir şarkıya ihtiyaçları vardı ve stüdyo çalışmalarına ara verdikleri bir anda barda otururken 'Paranoid'in rifi Tony Iommi, sözleri ise basçı Geezer Butler tarafından yazıldı.Daha önce 'War Pigs' olması düşünülen albüm ismi de 'Paranoid' olarak değiştirildi. 11) Efsanevi grup Judas Priest'in adı Bob Dylan'ın 'The Ballad of Frankie Lee & Judas Priest' şarkısından gelmektedir. 12) Judas Priest şarkılarını kendilerine isim seçen gruplar: Running Wild, Sinner, Exciter, The Hellion, Tyrant, Invader, Steeler, Grinder ve Bloodstone. 13) Heavy Metal dünyasının en güçlü seslerinden Judas Priest vokalisti Rob Halford, 1973 yılında Judas Priest'e orjinal vokalist Alan Atkins'in yerine katıldı.Rob Halford gay'di ve maço tavırlı Heavy Metal arenasında bu durum tepki göreceğinden Halford'a gruba girerken gay olduğunu açıklamaması gerektiğine dair bir sözleşme imzalatıldı.Rob Halford gay olduğunu ancak Judas Priest'ten ayrılığ solo kariyerine yoğunlaştığı 1991 yılından sonra açıklayabildi. 14) Led Zeppelin rock dünyasının kurallarını yeniden yazmıştır.O zamanlarda grup ve organizatör konser hasılatları yarı yarıya paylaşırken, ilk olarak Led Zeppelin menajeri Peter Grant grubun payını %90'a yükseltmek istemiştir.İtirazlara karşı da "Ben size Led Zeppelin'e konser yapma şansını veriyorum.Bunun değeri yüzdeyle ölçülür mü?" demiştir.Tüm organizatörler bu şartlarda grupla çalışmaya devam ederler.Oysa bu olayın yıllar öncesinde Rolling Stones konserlerden %60 pay istemiş ve teklif kimse tarafından kabul görmemiştir. 15) 24 Eylül 1980 tarihinde Led Zeppelin davulcusu John Bonham aşırı alkolden tüm gece kustu ve sabaha karşı kusmuğunda boğularak öldü.4 Aralık 1980 tarihinde kalan Led Zeppelin üyeleri Jonh Bonham'sız Led Zeppelin olamayacağını deklare ederek grubun dağıldığını açıkladılar.Jimmy Page 3 yıl boyunca eline gitar almadı.Bonham öldüğünde 31 yaşındaydı. 16) Ozzy Osbourne, 1981 yılında solo kariyerinin ilk albümü "Blizzard of Ozz" için düzenlenen basın toplantısında canlı güvercinin kafasını dişleriyle koparttı.Bunun üzerine plak firması CBS'in binasına girmesi yasaklandı. 17) Kiss'in maskelerini çıkarttığı sanılarak kapışılan 1980 tarihli "Unmasked" albümü aslen gene maskeli bir albümdür.Çizgi roman şeklinde çizilen kapağın son karesi içeridedir ve satın almadan görülemez.Son karede maskelerinin altından gene maske çıkar.Bu albümde kapakta baterist Peter Criss'in görülmesine rağmen, session davulcusu Anton Fig çalmaktadır.Albüm öncesi gruptan ayrılan Peter Criss'in yerine turneden itibaren Eric Carr gelir.Grubun maskelerini çıkarttığı albüm "Lick It Up" olur. 18 ) Iron Maiden ilk albümünü yayınlamadan önce bir süre grupta davul çalan maskeli adam Thunderstick, 1979 yılında bir başka NWOBHM grubu olan Samson'a geçti.Thunstick Iron Maiden'de çalarken provalarda daha sonra "Killers" albümünün açılışında yer alacak olan 'Ides Of March' şarkısı da çalınmaktaydı.Thunderstick bu şarkıyı kendi bestesiymiş gibi Samon'un lideri gitarist Paul Samson'a sundu ve Samson "Head On" albümünde bu parçayı 'Thunderburst' adıyla yayınladı.O sıralar Samson grubunun vokalistliğini de daha sonra Iron Maiden'a geçecek olan Bruce Dickinson yapmaktaydı.Müzikseverler ismi ve bestecisi farklı aynı şarkıyı farklı grupların albümlerinde duyunca bir hayli şaşırdılar. 19) Radyolar ve TV'ler Heavy Metale kapalı iken dinleyicilere ulaşmanın en iyi yolu farklı ve akılda kalıcı imajlar yaratmaktı.Iron Maiden'in albüm kapağı ve tişört tasarımları için Derek Riggs tarafından yaratılan maskotu Eddie, ilk iki Maiden albümünde normal boyutlardaydı.Ayrıca çiziminin ilk hali İngiltere'de yaşayan punk çılgınlığıyla alakalı olan kırmızı saçlıydı.Daha sonra bir ceset halini aldı ve "Number Of The Beast" albümüyle bir dev halini aldı. 20) Heavy Metal dünyasının en iyi konser albümlerinden biri Motörhead tarafından yapılmıştır.1981 yılında piyasaya çıkan "No Sleep'Til Hammersmith" albümü 23 Mart 1981 tarihinde Leeds şehrindeki Quenns Hall'da kaydedilmiştir. 21) Guiness Rekorlar kitabına "Dünyanın En Gürültülü Grubu" olarak geöen ilk isim Deep Purple'dır.Daha sonra bu rekor Motörhead tarafından egale edilmiş, en son olarak ise Manowar bu ünvanın sahibi olmuştur (Hannover, Almanya konserinde 129,5 desibel). 22) New York'lu grup Manowar, 1982 tarihli ilk albümü "Battle Hymns"i Liberty Records etiketiyle çıkardı.Grup aynı yılın sonunda sonraki albümleri için Music For Nations'ın alt firması Megaforce ile anlaşma imzaladı."Intı The Glory Ride" albümü öncesi yapılan bu sözleşmeyi grup elemanları kendi kanlarıyla imzaladılar. 23) 1982 yılında Quiet Riot ile "Diary Of A Madman" turnesine çıkan Ozzy'e lowa konserinde yarasa fırlatıldı.Yarasayı plastik sanan Ozzy, yarasanın kafasını dişleriyle koparttı.Yarasanın gerçek olduğu anlaşılınca Ozzy kuduz tehlikesine karşın hastahaneye kaldırıldı.Onu ilk ziyaret eden de o zaman menajeri, sonra da karısı olan Sharon Arden oldu. 24) Metallica'nın 1983 tarihli ilk albümünün ilk adı "Metal Up Your Ass.Easter's Cancelled: The Body's Been Found"du.Ancak dağıtım firmalarının karşı çıkması üzerine albümün ilk adı "Kill'Em All" olarak değiştirildi. 25) Metallica'nın ilk kadrosuyla yer alan gitaristi Dave Mustaine, Metallica'dan kovulunca Megadeth grubunu kurdu.Megadeth'in ilk kadrosuyla bir dönem Slayer gitaristi Kerry King de bulundu. 26) Bİlinen ilk thrash metal grubu Exodus'tur.Ancak Metallica ilk albümünü Exodus'tan daha önce yayınladığı için kayıtlara geöen ilk thrash metal albümü Metallica olur. 27) Yönetmen Rob Reiner tarafından çekilen, 1984 yılında "This is Spinal Tap" adıyla piyasya sürülen film, '80'li yıllarda hard rock ve heavy metal dünyasında yaşanan tüm klişelerle dalga geçen, Spinal Tap grubunu anlatan bir yapımdı.Filmi pazarlayanlar bunun bir belgesel olduğunu ve Spinal Tap adlı büyük bir grubu konu ettiğini söyleyerek böyle bir grubun varlığını herkesi inandırdılar.Oysa bu filmi başarıyla pazarlamak işçin yapılan bir oyundu.Malesef hala Spinal Tap'in gerçekte varolduğunu sananlar da var. 28 ) W.A.S.P isminin açılımı çeşitli söylentilere neden olduysa da Blackie Lawless tarafından yapılan resmi açıklama "We Are Sexual Perverts" şeklindedir. 29) '80'li yılların başında başkan Ronald Reagan'ın karısı Nancy Reagan tarafından kurulan PMRC (Parents Music Resource Center) genöleri zararlı şarkı sözü, albüm kapağı ve benzeri şeylerden korumak için kuruldu.Bu örgütün çıkarttığı yasa yüzünden pek çok şarkının radyo ve TV'lerde çalınması yasaklandı.Frank Zappa da PMRC tarafından dava edilen isimlerden biriydi.Mahkemede "Kötü yasa çıkaranlar, kötü şarkı sözü yazanlardan daha tehlikelidir" dedi. | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:52 pm | |
| 30) İngiliz grup Def Leppard "Hysteria" albümünün kayıtlarına girmeden önce grubun bateristi Rick Allen trafik kazası geçirdi ve sol kolunu kaybetti.Grup yeni bir davulcu almak yerine Allen'in çalabileceği özel bir davul tasarladı.Rİck Allen'in tek kolla ve özel bir davulla çaldığı 1987 tarihli bu albüm grup tarihinin en çok satan albümü oldu.
31) "Hysteria" albümünün prodüktörü Mutt Lange, "Hysteria" albümü öncesinde etrafındakilere "Michael Jackson 'thriller' albümünde 7 hit çıkartabiliyorsa, bir rock grubu da çıkartabilmeli" demişti.Gerçekten de "Hysteria" iki yıl içinde listelerin ilk 10'una tam 7 hit yolladı.
32) Rock dünyasının en ayrıcalıklı gitaristlerinden Eddie Van Halen tapping tekniğinin mimarıdır.Gitarist her iki elini de gitarın klavyesi üzerinde kullanır.Bu teknik grubun 'eruption' şarkısında rahatlıkla fark edebilir.
33) "Black Metal" terimi ilk kez İngiliz grup Venom'un 1982 tarihli albümüne adını veren şarkının adı olarak kullanıldı.
34) "Death Metal" terimi ilk kez 1985 yılında Amerikalı grup Possesed'in "Seven Churches" albümünde şarkı adı olarak kullanıldı.
35) Slayer'in 1986 tarihli "Reign In Blood" albümü tüm zamanların en iyi thrash albümü kabul edilir.
36) 22 Aralık 1987'de Mötley Crüe basçısı Nikki Sixx "bir süre için" öldü.Bir otel odasında Guns N'Roses'tan Slash ve Steven Adler ile takılan Sixx aynı gün içinde eroin, kekain, valium ve bir şişe Jack Daniels aldı, bir süre sonra komaya girdi ve kalbi durdu.Hemen ambulans çağrıldı ve ilk müdahele olarak Nikki Sixx'in kalbine hem elektro çok, hem de adrenalin dolu iğne yapıldı.2 dakika öü kalan Sixx, şoklar ve iğne sonucunda dirildi ve kustu.Bu olaydan sonra tüm mötley Crüe elemanları ağır uyuşturucular kullanmayı bıraktıları.
37) ABD hükümeti Mötley Crüe'ya gençleri uyuşturucudan uzak tutan demeçler vermekeri karşılığında NASA taradından yapılmış kendi ekseni etrafında dönen bir davul hediye etti.Bu davul ilk kez "Girls, Girls, Girls" albümünün turnesinde kullanıldı.
38 ) Whitesnake'nin 1987 tarihli "Whitesnake" albümünde çalan müzisyen kadrosu ile turneye çıkan müzisyen kadrosu farklıdır.Gitarist John Sykes, bas gitarist Neil Murray, baterist Aynsley Dunbay ve session gitarist Adrian Vandenberg'den oluşan albüm kadrosu turnede ve kliplerde gitarist Vivian Campbell, bas gitarist Rudy Sarzo, baterist Tommy Aldridge ve kalıcı gitarist Adrian Vandenberg şeklinde değişti.Grupte sabit kalan tek eleman Deep Purple vokalisti David Coverdale olmuştur.
39) Jim Carrey'nin "Ace Ventura" filmindeki bir bar sahnesinde, Cannibal Corpse'u 'Hammer Smashed Face' şarkısını çalarken görülüyor.
40) Slayer'in 1998 tarihli albümünün adı olan "Diabolus In Musica" Latince müzikal bir terimdir.Ortaçağda 3 tondan oluşan aranın (tritone) şeytani bir tınıya sahip olduğu düşünülürdü ve buna "Diabolus In Musica" denirdi.Tritone, barok müzik ve heavy metalde sık kullanılan bir kalıptır.
41) Dünyanın en hızlı gitaristi İsveçli Yngwie J. Malmsteen'dir.Tüm notaları tam ve doğru basarak onun hızına çıkabilen yoktur.
42) Adını Venom'un 'Mayhem with Mercy' şarkısından alan Norveçli black metal grubu Mayhem'in vokalisti Dead 12 Nİsan 1991'de tüfekle intihar etti.Euronymous, Dead'in parçalanmış beyninin fotoğrafını çekti.Bu fotoğraf bootleg albüm "Dawn of the Blackhearts"ın kapağında kullanıldı.10 Ağustos 1993 tarihinde ise grubun gitaristi Euronymous, Burzum'dan Varg Vikernes tarafından defalarca bıçaklanarak öldüldü.
43) Amerika'nın köklü thrash gruplarından Pantera'nın ilk albümü çoğunluk 1990 tarihli "Cowboys From Hell" sanır.Oysa grubun bu albümlerden önce glam metal yaptığı dört albümlük bir geçmişi vardır."Metal Magic" (1983), "Projects In The Jungle" (1984), ve "I Am The Nİght" (1985) vokalist Terry Glaze ile kaydedilen albümlerdir.1988 tarihli "Power Metal" albümü ise vokalist olarak Phil Anselmo'nun gruba dahil olduğu albümdür ve grubun glam metal tarzındaki son albümü olur.Pantera bu dört albümü web sitesinde "Panterrible" başlığı altında anmaktadır.
44) Amerikalı grup Warrant 1992 yılında "Dog Eat Dog" albümünü çıkarttı.1 yıl sonra "Dog Eat Dog" grubu gereksiz bir alınganlıkla "Warrant" adında bir EP yayınlayarak Warrant'a cevap vermiş oldu.
45) '80'ki yılların ortasında Almanya'dan enteresan bir grup çıktı: Mekong Delta.Başka gruplarda çaldıkları ve her birinin plak firmalarıyla bağlayıcı kontratları olduğu için isimlerini açıklayamayan, poz ve konser veremeyen bu grubun 1987'de "Mekong Delta" albümü ile başlayan müzikal serüveni tam 10 yıl sürdü.1990 yılında "Dances Of Death" albümü ile grup elemanlarının kimlikleri de açıklandı. O güne dek grupta çalan isimler arasında Peavey (Rage), Jörg Michael (Running Wild, Stratovarius, Grave Digger, Rage, Saxon), Peter Haas (Krokus, Poltergeist), Frank Fricke (living Death), Reiner Kelch (Living Death) ve Uli Kusch (Helloween, Masterplan, Gamma Ray, Holy Moses, Sinner) gibi tanınmış isimler vardı.
46) '70'li yılların ortasında Led Zeppelin'le tura çıkan Rolling Stones muhabiri Cameron Crowe, bu turnede yaşadıklarının bir kısmını senaryosunu yazıp yönetmenlik yaptığı "Almost Famous" filminde kullanıldı.
47) Judas Priest vokalisti Rob Halford'un gruptan ayrılması, ardından gay olduğunu açıklaması ve büyük Judas Priest fanı Tim Owens'in gruba girmesi film yapımcılarına ilham verdi ve 2000 yılında "Metal God" isimli filmin çekimlerine başlandı.Başrollerini Mark Wahlberg ve Jennifer Aniston'un paylaştığı filme karşı Judas Priest dava açacağını açıkladı ve bunun üzerine filmin adı "Rockstar" olarka değiştirildi, senaryoda bazı oynamalar yapıldı.Filmde Judas Priest'i andıran hayali grubun adı Steel Dragon.Üyeleri de şu şekilde: vokalde Jeff Scott Soto (Yngwie Malmsteens's Rising Force) ve Mike Matijevic (Steelheart), gitarlarda Zakk Wylde (Osbourne, Black Label Society) ve Nick Cantonese (Black Label Society), bas gitarda Jeff Pilson (Dokken, Dio) ve davulda Jason Bonham.
48 ) Finlandiyalı grup Children Of Bolod'un isminin hikayesi bir hayli ilginç.4 Haziran 1960 yılında iki erkek (Seppo ve Nils), iki kız (Maili ve Anja) Bodom gölünün yanında kamp yapmaya giderler.Bir sabah 3 ölü bulunur.Nils ise sağ kalandır.Üç genç bıçaklanarak öldürülmüştür.Polis 70'i şüpheli olan 3000 kişiyi sorgular ama katil bulunamaz.2004 yılında polis Nils'i cinayetten tutuklar ancak iki ay sonra delil yetersizliğinden bırakmak zorunda kalır.Bu cinayetler Finlandiya tarihinin en karanlık olayı olarak anılır.Alexi Laiho, ölen çocukların aileleriyle komşu olan bir ailenin çocuğudur.Küçüklüğünden beri bu hikayeyi duyduğu için grup kurduğunda adını Children Of Bodom koyar.Alexi, hala katilin Nils olduğuna inanmaktadır.
49) 8 Aralık 2004 tarihi metalciler için kara gün olarak kabul edilmekte.O tarihte eski Pantera üyesi Dimabag Darrell'in kardeşi baterist Vinnie Paul ile yer aldığı Damageplan grubu turne halinde Ohio Alrosa Villa Bar'da konser vermekteydi.Grup ilk şarkısına girdiğinde seyircilerin heyecanı en üst noktadaydı.Ancak az sonra yaşanacak olanlar müzik tarihinin şanlı sayfalarının arasında kanlı sayfalar olarak yer alacak derecede trajikti.Konsere seyirci olarak katılan 25 yaşındaki Nathan gale ilk şarkının yarısında sahneye fırladı ve gitarist Dimebag Darrell'e yaklaşarak sert tonda bir şeyler söyledi.herkes onu heyecanlı bir fan sanırken, o silahını çıkarığ Darrel'e 16 el ateş ederek öldürdü.Kaçışan insanlara da ateş açan Nathan Gale 3 kişiyi daha öldürdü ve polis tarafından da ancak vurulup öldürülerek durdurulabildi.Dimebaf ise en sevdiği grubun; Kiss'in tabutuna konularak gömüldü.
BLACK METAL
Soğuk savaş döneminden başlaması ile batıda insan moralini milletler geçmişlerini överek, tarihte yaptıkları kahramanlıkları sık sık anımsatarak kişilerin milliyetçilik duygularını ön planda tutarak politikalarına alet etmişlerdir. Death Metal'in ritm ve alt yapı olarak tıkanmaya başladığı dönemde black metal daha fazla müziksel tekniğin üstüne yönelmiş ve ağırlıklarını şarkı sözlerine özenmeye vermişlerdir. Uzun kaliteli gitar sololarının üzerine gotik klavye tonları kullanmışlar bunu şarkının sözlerindeki duyguya göre normal vokal yada çığlık vokal veyahut sert brutal vokal ile süslemişlerdir. Zaman zaman bir koro arka alanda yer almıştur.
Black MetaL Black Metal müzik türü, aslında temel olarak uzun yıllardan beri bilinmekteydir, fakat bir ismi yoktu.. Celtic Frost ve Bathory grupları, bu müzik türünün ilk örneklerini çıkarmışlardı.Death Metal'in klasik gitar, bas gitar, bateri üçlüsüne karşın daha fazla yan enstrüman kullanarak armoni zenginliği yaratıp müziklerinde daha melankolik ve mistik bir hava vermişlerdi.
Dinleyicilerin oldukça ilgisini çekmesinin üzerine ilerleyen yıllarda Darkthrone, Immortal, Emperor, Burzum, Enslaved, Havahej, Gorgoroth, Graveland gibi gruplar bu misyonu yüklenip müziklerini daha da sertleştirip daha satanik, vampirik ve mistik ögeler kullanmaya başladılar. Özellikle 1991-1994 yılları arasında İskandinavya black metal konusunda nerede ise dünya black metal müziğinin merkezi haline geldi. Emperor, Burzum, Darkthrone ve Mayhem gibi gruplar ön plana çıkıp Death Metal sertliğindeki müziklerini klavye ile süsleyip vokallerinde daha fazla çok seslilik yarattılar. Death Metal'daki klasik brutal vokal olarak bilinen sert yırtıcı vokalin yanında çığlık vokaller ve zaman zaman normal vokal koroları ile süslediler. | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:52 pm | |
| Sanatsal olarak Black metal Death-Metal'den tamamı ile farklı türlerde şarkı sözleri kullanıyorlardı.Şarkı sözleri genellikle kötülük, şeytan ve büyü sanatları ile ilgiliydi. Hatta ileriye gidip "kara büyü" ve "voodoo" büyülerini şarkı sözlerinde kullanmaya başladılar.Şarkı sözlerindeki bu yeni yönlenme bir süre sonra bazı gruplar tarafından daha da değişikliğe uğratılıp, biraz romantik ve doğaüstü olaylara yöneldiler. Senfonik Black Metal türünün doğuşu bu süreçte başlar. Bu tarzda hayatın içindeki stres ve koşturmacaların, paranın, gücün herşeyin gelip geçici olduğu insanların tek gerçeği (" tek gerçek ölüm ") kabullenmesi gerektiği konseptini kullanmaya başladılar.
Bununla beraber Emperor'un öncülüğünü yaptığı gruplar mistik büyü konularını epik bir şekilde kullanmaya başladı. "I am The Black Wizard, My Journey To The Stars" gibi şarkıları bu türün en güzel örneklerindendir.Epik içerikli mistik şarkı sözlerini, klavye destekli bir müzik ile süsleyip kendilerine ait bir tarz edindiler.Black metalin sert ve keskin ritmleri ile klasik müziğin o melankolik havasını değişik bir harmoni içinde kullandılar ve haklı olarak Black Metal dünyasında ayrı bir yer edindiler.
Gazete ve televizyonlarda okudukları magazinsel haberleri kulak ardı edip, saçma sapan politik kavgalar, ekonomik sorunlar, dinsel tartışmalardan uzak kalarak müziklerini tamamı ile pagan bir hava içinde yapmaya özen gösteren Black Metal grupları, özellikle tek tanrılı dinleri karşılarına almışlardır. Genelde şarkılarını bir konsept içinde albüm haline getirip piyasaya sürmüşlerdir. Örneğin, Enthroned'un bir albümündeki hikaye şöyledir.
"Ortaçağ döneminde yaşayan bir adam, rüyasında eğer haçlı sefer ordusuna katılırsa çok zengin olacağını görür ve sefere katılır. Haçlı ordularının yağma, tecavüz gibi dönemlerini anlatan albümün sonunda kişi 5 kuruş parasız evine döndüğünde karısı ve çocuğunun vebadan öldüğünü görür tanrı'ya isyan eder ve kendisini şeytana adar." Bu albümün sözlerini ayrıntılı okuduğumda tarihsel içeriklerin birebir doğru olduğunu gördüm. Oldukça destansı bir dilde anlatılmış olan bu albümün sözleri beni oldukça etkilemişti. Ölüm, acı, hırs gibi konuları içeren herhangi bir ideolojik mesaj verme kaygısı taşımayan bir tarz olarak başlayan Black Metali malesef bazı gruplar satanizm, paganizm ve okültizm adı altında kullanıp para kazanma trendine girdiler.
Dani Filth'in öncülüğünü yaptığı İngiliz black metal grubu "Cradle Of Filth" buna en güzel örnektir. Şarkı konseptlerini çok geniş tutarak, vampirizmden paganizme satanizmden okültizme kadar konuları kullanmış ve çok başarılı bir tanıtım ağı ile t-shirt ve benzeri C.O.F malzemelerinin satışından senelik $160 milyon gibi büyük rakamlara ulaşmışlardır. MTV, Cradle Of Filth için bir belgesel çekmiştir. 4 bölümden oluşan bu belgeseli seyredenler Dani'nin şirin görünmek adına ne tür taklalar attığının farkına varmışlardır. Müziksel olarak takdir ettiğim ama kendilerinin söylemlerine ( "Black Metal Dünyasının Kralı" ) katılmadığımı da ifade etmek isterim. Black Metal dünyasında bir Dark Funeral, Emperor, Burzum, Dark Throne'un kattıklarını kimse yadsıyamaz..
Zaman ilerledikça black metalin alt dallarıda çoğalmaya başladı. Total Black Metal, War Black Metal, Odium Black Metal, Occult Black Metal, Neo Black Metal gibi türler ortaya çıktı. Bunların içinde Neo Black Metali irdelemek gerekir. Daha çok faşist duygularla müzik yapan ve kendi ülkelerini göklere çıkarırken, diğer ülkeleri aşağılayan ilginç bir türdür. Bunun en güzel örneği Finlandiyalı grup Impaled Nazare'dir . "Suomi, Finland, Perkele" onların sloganları idi. Burada "Suomi" fince Finlandiya demek. "Perkele" ise eski dönem Fin devlet uygarlığıdır. Yani benzer bir örnekle "Türkiye, Turkey, Göktürk " şeklinde ifade edebiliriz. Daha sonra Impaled Nazare istediğini bulamayınca türünü değiştirip Cyber Punk Industrial Metal şeklinde acaip bir müzik yapmaya başladılar. Bu sırada Norveçte N.S.B.M yani National Socialist Black Metal doğdu. Nazizim yanlısı bu Neo Sosyalist gruplar, şarkı sözlerinde genellikle Adolf Hitler, Ted Kaczynski ve Pentti Linkola konu olarak yer aldı.Burada Şeytan ve Hitler'i özdeştirip ilginç bir tür yarattıklarını ve her ikisininde aynı amaca hizmet ettiğini söylediklerini ifade etmek sizi şaşırtacaktır eminim..
Death Metal ve Thrash Metal'in tamamı ile duraklamaya geçtiği dönemde iyice güçlenen Black Metal'in en önemli alt dallarından birisi de Senfonik Black Metaldir. Melankolik şarkı sözlerini keman, klavye, yan flüt gibi pek çok enstrüman ile süsleyen bir metal operası yapan bu türün en önemli öncüleri Dimmu Borgir, Cradle Of Filth ve Dark Funeral'dir. Değişik tarzlarda şarkı sözü kullanmalarına karşın müzikal altyapıları birbirinden farklıdır. Cradle Of Filth erotizm ve vampirizm ağırlıklı şarkı sözü kullanırken Dark Funeral tam manası ile satanist şarkı sözleri yapmıştır.[Bir albüm ismi "Teach Children To Workship Satan" yani çocuklarınıza şeytana tapmasını öğretin]...
Black Metal'i bir başka farklı yapan durum ise genellikle grup üyelerinin yüzlerine makyaj yapmalarıdır. En yaygın olanı bembeyaz boyanan suratın üzerine siyah yada kırmızı, gözlerden, dudaklardan akan kan izi yapılması, dudakların ve tırnakların siyaha boyanmasıdır.Bunun yanında sahnede dekoratif araçlarda kullanıyorlardı. Balta ve kılıç en çok görülen malzemelerdi. Sahnenin kenarlarına konan tabutlar, büyük gothik şamdanlıklar, üzerine pentagram çizilmiş sahne zeminleri gibi . Sahne ışıklandırmasına ve görsel şovlara çok önem verilirdi. Genelde karanlık sahne üzerine vuran flaşör dediğimiz flash ile sahnenin aydınlatılması yada kırmızı bir ışık kullanılması, sahnede sis kullanılması, kollarda ve botların üzerinde çivili bileklikler kullanılması. Bu gibi pek çok görsel şov kullanılırdı. Meraklılarına Dimmu Borgir'in Spellbound şarkısının Dynamo festivalinde çekilmiş kliplerini bulup seyretmelerini öneririm. Ne kadar güzel görsel şov yapıldığının en güzel örneklerinden biridir bu klip...
1970'lerde Celtic Frost ve Bathory ile başlayan günümüze kadar devam eden black metal müziğinde şarkı sözleri, sahne şovları ve yan enstrümanların bol miktarda kullanılması ile zengin bir içeriğe sahip olmuş zaman zaman gruplar tarafından Satanizm amaçlı kullanılmıştır. Acheron grubunun vokalisti Vincent Crowley aynı zamanda Church Of Satan'ın ("Şeytanın Kilisesi") baş rahibidir. Müziklerini, dinlerini yayma amaçlı kullanmışlardır. Günümüzdeki hala gücünü koruyan black metal, heavy-metal müzik türlerinin içinde en marjinal olanıdır ve aynı zamanda en fazla alt dala, çok renge sahip olanıdır.
"http://tr.wikipedia.org/wiki/Heavy_metal_(m%C3%BCzik)" adresinden alındı. | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:53 pm | |
| Trance müzik Vikipedi, özgür ansiklopedi Git ve: kullan, ara Trance Müzik Müzikal kökeni: Techno, Elektronik, Dance Kültürel kökeni: 1990'lar Popülerliği: Birleşik Krallık, İsrail, İsviçre, Avusturya, Hollanda, Sırbistan, Almanya, Polonya, Fransa, Belçika, Ukrayna, Estonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya & Japonya Türevleri: Progresif trance, psychedelic trance, goa trance Trance müzik (trans müzik) 1990'lı yılların başında oluşmaya başlayan bir müzik akımıdır. 120 - 160 bpm aralığında seyreden, kısa melodik sintisayzır melodileriyle oluşturulmuş ve şarkı boyunca müzikal formun değiştiği bir yapıya sahiptir. Aslında elektronik müziğin bir çok değişik alt türünü (House, Ambient, Club...gibi) içinde barındırabilen, hatta bazen bunların karışımı olabilen bir türüdür diyebiliriz. "Klasik Melodiler Ve Jungle Ritimler" olarak da tabir edilir bazen. "Trance" teriminin tam olarak nasıl türediği bilinmemektedir. Bazı kaynaklar, Klaus Schulze tarafından piyasaya sürülen bir albüm olan Trancefer'in (1981) adından türediğini söyler. Bazıları 1981'den önce yapılan Dance 2 Trance aksiyonuna dayandırır. Her durumda biliyoruz ki isim kesinlikle, algılanan bazı ses, ritim ya da melodilerin bilinci etkileme yeteneği(Bkz: Altered state of consciousness ile insanı soktuğu hal olan 'trans' halinin isminden geliyor. Ayrıca bu müzik türü genellikle gece kulüplerinde, tatil yerlerinde ve şehirlerin iç kesimlerinde dinlendiği için, Club müziğin bir türü olduğu da düşünülmektedir.
Türün önemli isimleri arasında Armin van Buuren ,Paul Oakenfold, Paul van Dyk, David Guetta, DJ Tiesto, Ferry Corsten, Rank1, M.I.K.E., Blank & Jones, Engin Derman, Above & Beyond gibi müzisyenler yer alır. | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:54 pm | |
| Tanım [değiştir]Müzikoloji Bir 'müzik' bilimidir. En geniş anlamıyla müzikle ilgili her türlü bilgi alanını bilimsel yöntemlerle sistematik olarak diğer disiplinlerden de yararlanarak inceleyen, araştıran bir bilim dalıdır. Bazılarına göre müzikte "icra ve bestecilik dışındaki tüm dalları kapsar" yaklaşımı eksiktir. Çünkü müzikoloji "icra ve besteciliği" de kapsayan bir bilim alanıdır. Multidisipliner bir yaklaşım diğer bilimlerde de vardır ve bu nedenle "tarih bilimleri, matematik bilimleri" denmediğinden, müzikolojiye de bazılarının dediği gibi "Müzik Bilimleri" denilmesi doğru değildir.
Günümüzde, özellikle Kuzey Amerika'da anlam değişikliğine uğramış ve müzik tarihinin incelenmesi olarak algılayanlar olmuştur. Bununla birlikte genellikle, müzikoloji yani müzik bilimi, bilimler sınıflandırmasında bağimsız bir bilim alanının adı olarak kabul edilmektedir. Müzikolojinin alt dalları olan "müzik teorisi", "müzik tarihi" ve "etnomüzikoloji"nin 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bağımsızlıklarını ilan etme çabaları olmuşsa da, bugün bu üç dal hala müzikolojinin alt başlıkları olarak değerlendirilmektedir. Hatta etnomüzikolojiyi müzik tarihinin içinde görüp ayrı bir araştırma alanı olarak kabul etmeyenler de vardır.
Müzik Bilimi'nin Tarihi [değiştir]Müzikoloji'nin ilk olarak "müzik bilimi" anlamındaki kelimenin geçtiği Jahrbuch für musikalische Wissenschaft (1863) adlı eseriyle Friedrich Chrysander tarafından kurulduğu kabul edilir (Randel, The new Harvard Dictionary of Music, s. 521). Müzikolojinin o sıralarda henüz kendine özgü bir araştırma metodu yoktu. Eski yöntemlerle araştırmalarını yapıyordu. Üniversitelerde, konservatuarlarda ve özel okullarda müzikoloji öğretimi başlayınca kendine özgü bilimsel metotlar geliştirdi. Büyük müzikbilimi okulları yöntemleriyle birbirinden ayrılırlar. Büyük Britanya organoloji, Fransa arşiv çalışmalarına, tarihlemeye, Almanlar daha çok uslup karşılaştırması, biçimsel çözümleme (analiz), estetik ve yayınlar konusuna ağırlık vermişlerdir. Bu şekilde İtalya ve İngilizler gibi diğer Avrupa ülkelerinin de müzikolojik çalışmalara farklı eğilimleri vardır.
Müzikolojinin kurulmasını sağlayan Germen ülkeleri müzik biliminde önemli eserler hazırladılar. A. W. Ambros (1816-1876) ve H. Riemann (1849-1919), "Guido Adler" (1855- 1941), F. Blume (1893-1975) önemli müzikbilimi eserleri, külliyatlar hazırladılar. Adler müzikolojinin metotları, amaçları, sistematize edilmesi gibi konularda önemli fikirler ileri sürmüştür. XIX. yy. bilginleri arasında August Wilhelm Ambros, Geschichte der Musik (5 cilt, Leipzig 1862-82) adlı geniş çaplı bir eser yazmış ayrıca Bach, Händel gibi bestekarların eserlerini de edite etmiştir. F. Blume'nin yöneticiliğinde yapılan Die Musik in Geschichte und Gegenwart (geçmişte ve günümüzde müzik) adlı eseri Alman müzikolojisinin gurur kaynağıdır. Almanlar müzik estetiğinde Stutgart ekolünü oluşturmuşlardır.
Fransa'da ilk büyük müzik biyograficisi, bibliyografici ve eleştirmen François J. Fetis'dir (1784-1871). Daha sonra Raphael Kiesewetter'in müzik tarihi, Albert Lavignac (1846-1942) ansiklopedik çalışmaları ile A. Pierro (1869-1943) modern Fransız müzikolojisinin kurucusu olarak bilinirler. İtalya’da G. M. Gatti (1892-1973) İtalyanca müzik sözlüğü, C. Sartori (1913- ) müzik ve müzisyenler sözlüğü ile birlikte ansiklopedi ve kataloglarıyla ünlü oldular. İngiltere'de Oxford ve Cambridge çok zengin müzik arşivleriyle ünlüdürler. Opera tarihi üzerine çalışmalarıyla E. J. Dent (1876-1957), bir müzik ansiklopedisi ve müzik tarihine giriş çalışmasıyla J. Westrup (1904-1975), müzikoloji eseriyle D. Stevens (1922- ), bir müzik tarihi ile birlikte müzik yazmaları üzerine çalışmalarıyla bilinen G. Reaney (1924- ) burada çalışan büyük müzikologlardır. G. Grove'nin (1820-1900) müzik ve müzikçiler sözlüğü ölümünden sonrada yenilenerek birçok kez basılmıştır.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra ABD'ye göçen Alman müzikologlar yeni teknik olanaklarla bilimsel müzikolojiyi ABD'ye taşımışlardır (Randel, The New Harvard Dictionary of Music, s. 522). ABD'de müzikolojinin kurucusu Library of Congress'in müzik bölümünü ve The Musical Quarterly dergisini yöneten Oscar G. T. Sonneck'tir (1873-1928). Amerikan müziği üzerine bibliyografya ve katalog çalışması yapmıştır. Harvard üniversitesi için bir müzik sözlüğü hazırlayan (Randel, The New Harvard Dictionary of Music, s.522) müzikolog Don Michael Randel'e göre ABD'de müzikoloji Cornell Universitesi'nde 1930'da Otto Kinkeldey tarafından kurulmuştur. Amerikalı müzikolog Baary S. Brook birçok müzikolojik çalışmanın yöneticiliğini yapmıştır.
Bununla birlikte müzikoloji sahasında önemli adımlar atan başkaları da olmuştur. Babillilerin (Sümerlerin) müzik ve çalgılarını Galpin gün ışığına çıkarmıştır. Ortaçağ müzik anlayışını modern zamana göre açıklayan Cousmaker'dır. Müziğin simgeleri üzerinde önemli çalışmaları ve çözümlemeleri Max Schneider yapmıştır. Bütün bu müzikologlar geniş bir kültürle birlikte bilim araştırmalarını seven ve sebep-sonuç ilişkisini sentez yapabilen kişilerdir.
Bugün gelinen noktada ise genel kabule göre Müzikoloji, bağımsız bir bilim dalıdır. Müzik tarihi, müzik teorisi gibi alt dallara müzik mitolojisine kadar varan araştırma alanına sahiptir. Bazıları "Etnomüzikoloji"yi "müzik tarihi"nin içinde bir araştırma alanı olarak kabul etmektedirler. Bununla birlikte Dünya müzikleri, "Karşılaştırmalı müzikoloji", "Kültürel müzikoloji" gibi adlandırılan alanlar da yine müzikolojinin alt dalı olan başlıklardır. | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:54 pm | |
| Kalan Müzik, 1991 yılında Hasan Saltık tarafından kuruldu.
Kuruluş amacı az bilinen kültürleri ve müzik türlerini bir arşiv halinde toplayıp müzik piyasında bu birikime bir pazar yaratmak olarak özetlenebilir. Kalan müziğin müzik piyasasındaki bugünkü farklı konumu da bu amacın farklılığından kaynaklanıyor.
Bu farklı amaç öncelikle 78 devirli taşplakların temizlenerek yeniden basımını getirdi gündeme ve Kalan bunu Türkiye'de ilk gerçekleştiren kurum olma özelliğini de kazandı. Geçmişte kalan tangoların yeniden günümüz müzik severlerine sunulduğu Seyyan Hanım'ın Tangoları albümü bu dizinin ilkiydi ve bunu Klasik Türk Müziği'nin hazineleri takip etti. Tanburi Cemil Bey, Şükrü Tunar, Udi Hrant, Yorgo Bacanos, Gazeller, İstanbul'un Hanımları ve niceleri.
Kalan Müzik arşiv çalışmaları yavaş yavaş oluşmaya başlamıştı ki, ikinci bir yaklaşım Kalan ismindeki bütünlüğü tamamladı. Tarihsel önemi açısından akademik alanda ilgi gören ve uluslararası etnomüzikoloji çalışmaları açısından hayli önemli olan unutulmaya yüz tutmuş birçok kayıt derlenerek yeniden basılmaya başlandı. Bunu yaparken de konusunda uzman çok sayıda müzikolog ve bilim adamının yardımına başvuruldu. Arşiv serisi bu şekilde oluştu. Pomak göçmenlerinden Sadettin Kaynak'a, Münir Nurettin Selçuk'tan Hacı Taşan'a uzanan geniş bir arşiv müzik severlerin beğenisine sunuldu.
Kalan Müzik, eski değerlerin yanı sıra günümüzün değerli yapıtlarınin da güzel eserler sunmasına imkân tanınmaktadır. Erkan Oğur, İsmail Demircioğlu, Tolga Çandar, Yansımalar, Grup Yorum, Kardeş Türküler, Fenomen ve benzerleri Kalan Müzik aracılığıyla eserlerini müzikseverlere ulaştırmaktadırlar. | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:54 pm | |
| Barok müzik, bir döneme adını vermekle birlikte, mimari başta olmak üzere diğer pek çok kategoride de değerlendirilebilmektedir. Müzikte barok dönem, 1600 ile 1750 yılları İtalya'daki opera denemeleriyle başlamış; Johann Sebastian Bach'ın ölümüyle sona ermiş ve tüm müzik türlerinde günümüze kadar kalıcı olan değişikliklerin oluşmasına neden olmuştur. Barok Portekizce barroco (düzgün olmayan inci) kelimesinden gelmektedir. Mimarlıkta, deniz kabuklarına benzer eğmeçli bezemelerden meydana gelen, 17. yüzyılda kısmen de 18. yüzyılda Avrupa'nın özellikle Katolik ülkelerine (İtalya, İspanya, Portekiz, Avusturya, Güney Almanya, Belçika) ve Latin Amerika'ya yayılmış olan üslup olarak göze çarpar. Barok sözcüğü yalnızca 17. yüzyıldaki genel tutumu nitelendirmekle kalmamış, Helenizm ile Gotik'in geç dönemlerindeki bazı belirtilerin anlatılmasında da kullanılmıştır. Furetière'in 1690'da hazırladığı Fransız dilinin ilk sözlüğüne göre "barok", "tam yuvarlak olmayan incileri anlatmakta kullanılan bir kuyumculuk terimi"dir. Saint-Simon 1711'de "garip ve rahatsız edici bir düşünce"yi anlatmak için barok sözcüğünü kullanmıştır. Fransız Akademisi sözlüğü de 1694'teki ilk baskısında Furetière'in tanımlamasını olduğu gibi benimsemiştir. 1740'taki baskı ise mecazi anlamı benimsiyordu: düzensiz, tuhaf, eşit olmayan. Jean Jacques Rousseau'ya göre "barok müzik, armoninin açık seçik olmadığı, modülasyonlar ve uyumsuzlukla dolu entonasyonları güç ve hareketi zor olan müziktir". Yapı sanatı ile ilgili ilk tanımla 1788 yılında "Encyclopédie méthodique"te karşılaşılmaktadır: "mimarlıkta barok, tuhaflığın bir nüansıdır". Öyle anlaşılıyor ki bu isim, dönemin başlangıcında resim ve heykel çalışmalarındaki değişikliklere gösterilen şaşırmış reaksiyon sonucu çıkmıştır.
Rönesans dönemi, tüm sanat dallarında sadelik, temizlik ve saflık dürtülerini güçlendirmesine ve duyguları daha yumuşak bir anlatımla ifade etmesine karşın, özellikle müzik alanında, sürekli kullandığı tekdüzelikten dolayı giderek sıkıcı olmaya başladı. O kadar ki, rönesans dönemi bestelerinin en belirgin özelliği çalgıların aynı anda başlayıp aynı anda eseri bitirmeleri olarak anlatılabilir.
Barok dönemle birlikte, müzik "kontrast" kavramı ile tanışır. Aynı tınılardaki çalgılar birbirleriyle savaşırcasına, birbirleri ile karşıtlık oluşturarak eserde yerlerini alırlar. Klasik Dönem sanatçıları dahi, her ne kadar Barok dönem eserlerini karmaşık, süslü, zevksiz ve abartılı olarak adlandırsalar ve "Barok" kelimesini aşağılayıcı manada kullansalarda kendi kullandıkları ve günümüze kadar uzanan birçok armoni kuralını bu dönemin ustalarından öğrenmişler ve yer yer kopyalamışlardır. 150 yıla yayılan bir süreci etkileyen Barok akımı, kimi müzik tarihçilerine göre 2, kimine göre 3 evreli bir dönemdir. Fakat herkesin kabul ettiği ortak düşünce ise son dönem "Olgun Barok" Johann Sebastian Bach'ın etkisi altında geçmiştir.
Barok müziğinin yapısında en belirgin özellik, müzikte "kontrast"lar kullanılması olmuş ve bununla birlikte konçertolar devri başlamıştır. Müziksel ifadeyi güçlendirmek için kullanılan ses düzeyinin alçalıp yükselmesi Barok dönemde keşfedilen ve gelişen işaretlerle başlar. Orta Çağ ve Rönesans'ta ses şiddeti, hep aynı seviyede kullanılmaktaydı. Barok dönemde piyano (düşük ses) ve forte (gür ses) terimleri ile eserlerde ses şiddetinin önemi ve katkısı görülmeye başlar.
Barok dönemin bir diğer yeniliği, bu döneme kadar olan müzikal yapıda bulunmayan ve eserin başka bir bölüme geçeceğini veya bittiğini belirten bir olgunun kullanılmasıdır. Eserlerde kapanışlar ve geçişler daha güçlü yer alır.
Kontrastlar üzerine kurulan Barok müzikte ritmik yapıda da büyük gelişmeler olur. Rönesans'tan Barok müziğe sıçrayan metine bağlı müzikal anlatım, konuşma dilindeki vurguların abartılmasına neden olur. Barok dönemde doğan Opera ve kantatlar günümüzde de aynı kurala bağlı kalınarak abartılı bir dilde seslendirilirler. Barok dönemle beraber çalgı müziği büyük ilerleme gösterir. Yalnız çalgılar için bestelenen yapıtlar çoğalır. Ses müziği ve çalgı müziğinin birleştirilmesi de Barok dönemde filizlenir. Eşlik görevi gören sürekli bas çalgıları ve insan sesi birleşir. Kontrast oluşturmak amacıyla eşlik çalgıları tekdüze hareket ederken, vokal hareketli ve süslü davranır. 16. yüzyılın sona ermesiyle birlikte İtalyan besteciler madrigal adını verdikleri, şiirler üzerine yazdıkları çok sesli müzikler üzerine yoğunlaşmaya başladılar. Monteverdi'nin opera eserleri ve madrigalleri, barok dönemin ilk zamanlarının zirve noktası olmuş ve daha sonra gelecek müziğe liderlik etmiştir. Dinsel bir tema üzerine kurulu dramatik eserler olan oratoryolar, kökünü Roma'dan alırlar. Avrupa'ya yayılması ise Alman-İngiliz besteci George Frideric Handel sayesinde olmuştur. Bugüne kadar gelmiş geçmiş en önemli oratoryo olan Messiah oratoryosu Handel tarafından İngiltere'de bestelenmiştir (1741).
Sonat, kendini barok dönemin ilk zamanlarında bulmuş bir başka müzik tarzıdır. İtalya'da sonat, yavaş ve hızlı dans parçalarından oluşan eser veya yavaş-hızlı kontrastlarıyla gelişen eserlere denir (daha sonra bu tarz kiliselerde kullanıldı). Arcangelo Corelli gibi her iki tarzda da müzik yapan besteciler olmuştur. İtalya'nın dışında süit adı verilen dans parçaları yaratılmaya başlandı. Süitler de büyük bir gelişimin habercisi olsalar da, sonatlar kadar önemli bir kilometre taşı değillerdi. Süitler, kantatlarda olduğu gibi tek bir çıkış noktasından hareketle iki veya üç bölümlü forma ulaşırdı (örneğin Domenico Scarlatti'nin klavye sonatları gibi, Bach'ın bestelediği 1'den çok formlu eserler gibi). İlk sonatlar, ya tek bir enstrüman ya da küçük bir grup için yazılırdı. 17. yüzyılın sonlarına doğru (barok dönemin ortaları), bu sonat formu konçerto grosso şekline dönüştü. Solist grup ise genellikle konçertino (iki keman ve continuo) olurdu. Daha sonra ise konçerto durumuna dönüştü. Bach'ın Brandenburg Konçertoları konçerto grosso stilinin bu dönemdeki en iyi örneklerinden şüphesiz birisidir. Ayrıca en az Bach'ın olduğu kadar, Antonio Vivaldi'nin solo konçertoları da bu dönemin en önemli modellerinden oldu.
Sonat, konçerto ve vokal formları gelişiminin ortalarında, barok dönemin bir başka önemli özelliği ortaya çıkmaya başladı: tonalite. 16. yüzyılın ortalarında eski kilise modları, yeni anahtar bağları konseptiyle yer değiştirmeye başladı. Barok dönemle birlikte besteciler bir anahtardan diğerine atlamaya başlamıştı. Zamanın kromatik müziğini üretmeye başlamışlardı.
Zamanla, anahtarlar arasındaki bağ ve geçişler bir sistem halini aldı. Bach'ın İyi Düzenlenmiş Klavye (well-tempered clavier) adlı eseri bu bağı anlamak için iyi bir örnektir. Bu eser ayrıca bir başka iki önemli barok özelliği yapısı içinde barındırmaktadır: prelüd ve füg.
Barok dönemin en gözde çalgıları klavsen(harpsikort)'di. Bunlar seslerin hafif veya kuvvetli çıkmasına olanak sağlamayan bir düzeneğe sahiptiler. Oysa barok dönemde gelişen, müzikal anlatımı güçlendiren müzik sembolleri ve o dönemde ihtiyaç duyulan hafif ve kuvvetli çalımlar önemli bir unsur halini almıştı.
Barok dönemde icat edilmesine karşın dönemin bestecileri piyano için eser yazmazlar. Klavsene göre cılız bir sese ve sert tuşeye sahip piyanoya eser veren ilk besteci Muzio Clementi'dir. 1773'de daha on sekizindeyken piyano için üç sonat yazmış, çalgıyı popüler hale getirmiştir. Bach gibi ünlü Barok dönem bestecilerinin günümüzde piyanoda çalınan eserleri aslında piyano için yazılmamıştır. Dolayısıyla piyano ve forte gibi nüanslar ve staccato gibi çalım tekniklerinin hiçbiri eserlerin aslında yoktur veya çok azdır.
Bütün bu değişiklikler birbirlerine paralel olarak geldi ve barok dönemi oluşturdular. Eski kurallardan ve polifonik takıntılardan kurtulunması, yeni bir tarz ve kural geleneği yapma gereğini doğurdu. Bu da, kadanslar veya armonik geri planlar üzerine doğal olarak solistlik yapan, melodiyi ortaya çıkardı. Bu armoniler içinde sequence (zincirleme)'i getirdi ve tüm bu armonik gelişimler bir yandan da ritmik gelişmeleri doğurdu. Bas bölümleri, Orta Avrupa dans müziğinin tipik ritmleriyle kaynaştı ve tüm bunlar barok müziği barok müzik yaptı.
Barok dönemde müzik, modern müzikal dilin gelişiminde kuşkusuz en önemli kilometre taşı olmuştur. Bu 1,5 yüzyıl içerisinde, müzikal formlar değişip geliştikçe bir yandan da daha sonrasının ve bugünün müzik standartlarını belirlemeye başlamıştı. Tonalite ve akor tonlaması çok büyük önem taşımaktadır. Bir başka önemli özellik ise müziğin, bu dönemde evrensel bir dil taşımaya başlaması, ulusallıktan çıkıp tüm Avrupa ve dünyaya seslenmesidir.
Batı'da Klasik müziğin dönüşümü, kamusal alanda dolaşıma girmenin, müziği nasıl aristokrasinin hegemonyasından çıkardığını gösteren can alıcı bir örnek. 18. Yüzyıl, bilindiği gibi, Avrupa'da müziğin Barok yüzyılıdır. Händel gibi, Haydn gibi, Mozart gibi, Bach gibi, Barok müziğin büyük ustaları bu yüzyılda vermişlerdir eserlerini. Ama Barok müzik, feodal aristokrasinin özel alanına ait bir etkinlik olarak kalır bu yüzyıl boyunca.
Salon müzik ilişkisine örnek: Barok müzik, J.S.Bach dönemindeki besteciler kiliselerde, belediye ve saraylarda veye bir operada görevliydiler. Bu yerlerin ortak özellikleri küçük olmaları idi. Genellikle dikdörtgen şeklinde yansıtıcı yüzeylere sahiptirler. Bu akustik çevrelerdeki yankılanma süresi kısadır. Böyle bir çevrede çalınan müzik çok parlak olur ancak seslerin dolgunluğu azdır. Klasik dönem Haydn, Mozart, Beethoven, bu dönemdeki orkestrada 40 kadar çalgıcı bulunuyordu. Yaylı, ağaç üflemeli, prinç üflemeli, vurmalı çalgılar kullanılıyordu. O zamanki konser salonları şimdikilerden küçüktü. Dinleyiciler ise 300-400 kişi kadardı. Bu salonlar, tümüyle doluyken yankılanma süresi 1,5 s olmaktadır. 19. yüzyıl daha büyük yapılar inşaa edildi ve süre 1,5 s - 1,8 s aralığına uzadı. Bugün Klasik dönem müzikleri için en iyi yankılanma süresi 1,5 – 1,7 arsında kabul edilmektedir. Romantik devir daha kişiseldir. Bestecinin duygularının anlatımı önemlidir. Brahms, Wagner, Çaykovski, Debussy gibi bestecilerin dönemidir. Daha dolgun seslere ve daha uzun yankılanma sürelerine ihtiyaç duyulur. Bu dönemde yankı süreleri 2 s'ye kadar uzamıştır. Bugün romantik müzikler için yankılanma süresi 1,9 s - 2,2 s arasında kabul edilmektedir. | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:55 pm | |
| Pentagram, (yurtdışında kullandıkları ad Mezarkabul'dür) kuruculuğunu Hakan Utangaç ve Cenk Ünnü'nün yaptığı heavy metal grubu. Müziğinde yoğun şekilde oryantal ve Türk halk müziği etkileri vardır. Türkiye’nin en önemli heavy metal gruplarından olan Pentagram bugüne dek Pentagram, Trail Blazer, Anatolia, Popçular Dışarı, Unspoken ve Bir albümlerini yayınladı. Grup, 1997 yılında çıkardıkları Anatolia albümünün 100.000’in üzerinde satması sonucunda yurtdışında da ilgi çekti ve Danimarka ve Almanya’da konserler verdi. Pentagram'ın verdiği konserler çoğunlukla kapalı gişe olmuştur.
Konu başlıkları [gizle] 1 Grup Tarihi 2 Grup Üyeleri 3 Albümleri 4 Dış bağlantı
Grup Tarihi [değiştir]Pentagram'ın temelleri, Hakan Utangaç, Cenk Ünnü tarafından 1984 yılında Bursa'da kurulan Thunders' adlı lise grubu ile atılmıştır. 1986 yılında Kaan Bozoğlu'nun ayrılmasının ardından Cenk Ünnü ve Hakan Utangaç Pentagram adı ile çalışmalarına devam etmişlerdir. Pentagram'ın temellerinin atıldığı bu dönemde, Hakan Utangaç gitar ve vokal, Cenk Ünnü davul ve Kaan adlı bir arkadaşları da bir süre bas gitar çalmıştır.
1987 yılında bas gitarda Tarkan Gözübüyük ve solo gitarda Ümit Yılbar'ın katılımıyla Pentagram grubunun ana kadrosu şekillenmiştir.
Grup, ilk ciddi sahne deneyimini İstanbul Bağcılar'da bir düğün salonunda yaşadı. Buradaki konserde yaklaşık 200 kişilik bir izleyici grubuna seslenildi. Sahneyi, vokalistliğini Gökhan Semiz'in (Grup Vitamin vokalisti) üstlendiği AC/DC tarzında müzik yapan Poseidon isimli bir grupla paylaşmışlardı. Pentagram'ın bu konserde 5 tane şarkı çalması planlanmıştı. Ancak, henüz beşinci şarkıya gelinmeden masalar, sandalyeler kırıldı. Türkiye ilk kez Thrash Speed Metal müzikle tanışıyordu. Bu coşku içinde düğün salonunda kırılmadık masa, sandalye vs. kalmadı. Konser bittikten sonra Pentagram üyeleri, düğün salonundaki hasardan dolayı oluşan zararı da karşılamak zorunda kaldılar. Daha sonra Moda Sinemasında bir konser daha verir grup. Şimdi de kulanılan pentagram logosu bu konserin afişi için Hakan Utangaç tarafından elle çizilmişir. Bu konser sonrasında oluşan hasarı yine Pentagram ve konserde bulunan diğer gruplar üstlenir ve sinema bir ay sürecek tadilat dönemine girer. Kimileri Cenk'in davulunun rehin bırakıldığını bile söylemektedir. Bu konser daha sonra "Efsane Moda Konseri" olarak hafızalara kazınır.
"O yıllarda şimdiki kadar rock - metal dinleyen insanlar çok çok azdı. Öyle 14 - 15 kişi bir araya gelip beraber müzik dinlerdik, müzik yapmaya çalışırdık genellikle. Bakırköy tayfası, Avcılar tayfası gibi kodlamalar vardı. Üstümüze o zamana göre çok ters sayılacak şeyler giyerdik; bilekliklerimizi kendimiz hazırlardık Mercan'dan piramitler alıp. Çok laf yedik, tepki çektik. Öyle bir dönemdi, hatta kolsuz tişört giymenin bile homoseksüellik sayıldığı yıllardı. Sonra Rambo çıktı da insanlar alıştılar buna. 80'ler güzeldi ama Türkiye için zor yıllardı. Dünyada da heavy metalin sıçrama yaptığı, enstrümanların kalitesinin arttığı heavy metalin en güzel günlerini yaşadığı dönemlerdi. Türkiye'de, darbe sonrası yasakların olduğu, insanlara yapılan baskıların getirmiş olduğu stres ve zorlukları yaşadık bizler. Öyle bir nesil olarak yetiştik...
Murat İlkanİlk konserimizi Bağcılar'da verdik bir düğün salonunda. O zamanlar eski Vitamin grubunun solisti Gökhan vardı (Allah rahmet eylesin, trafik kazasında öldü.) İşte, onun vokal yaptığı şu an ismini hatırlayamadığım AC/DC tarzında Türkçe sözlü müzik yapan bir gruba konuk olduk. 5 parça çalıp inecektik ama biz daha 5. parçaya gelemeden birden her şey yıkıldı salonda. Sandalyeler, masalar, her şey kırıldı. Türkiye'de verilen ilk speed metal konseriydi ve yaklaşık 150 - 200 kişi koskoca düğün salonunu yıkmıştı. Daha sonra düğün salonun sahibi geldi "ne oluyor" filan dedi. Yine biz ödemek zorunda kaldık kırılanların masraflarını..."
Bu dönemde, Pentagram, ilk albümlerini çıkarmak için çalışmalara başlamıştı. Açık Hava Tiyatrosu'nda verdikleri konser sonrası, solo gitarist Ümit Yılbar grupla yollarını ayırdı. Yeni bir solo gitarist arayışına giren grup, Ümit Yılbar'dan boşalan yere, solo tekniği çok gelişmiş olan Murat Net'i getirdi. Kadro tamamlandıktan sonra, albüm kayıtlarına başladılar. Albümün kayıt aşaması yaklaşık 10 ay sürdü. 1990 yılında, NEPA Müzik etiketiyle Pentagram albümü müzik piyasasındaki yerini aldı. Grup, yurtdışında da adından söz ettirebilmeyi hedefliyordu; bu nedenle albümdeki şarkıların tamamı İngilizce sözlüydü. Albümün kapak tasarımı ise yarışma sonucu belirlenmişti. Yarışmaya katılan 120 adet kapak resminin arasından, Tunç Örer isimli katılımcının eseri olan bir suluboya çalışma, kapak resmi olarak seçilmişti. Albümde; Intro (Wreck), Rotten Dogs, Mephistopheles, Metal Not Dead, Los Magandos, Asharoth, Bloody Gilliotine, Powerstage, Dimensions Of Death, Pentagram ve Deceptive Bells şarkıları yer alıyordu. Özellikle, Rotten Dogs ve Powerstage şarkıları hit oldu. Powerstage şarkısı, Pentagram severlere ithaf edilmişti ve kurulan hayran kulübüne "Powerstage" adı verilmişti. Albüm satışları çok iyi gitmeye başladı. İlk olarak 5.000 adet basılan albüme olan yoğun talepten dolayı albümün ikinci basımı da yapıldı. Yaklaşık 30.000 adet satan albüm, metal müzik tarzında bir rekora imza atmıştı.
Grup, bu ilk albümle birlikte birçok konsere çıktı. Bu konserler de çok başarılı geçiyordu. Konser kayıtlarından oluşan bir albüm çıkarma fikri oluştu ve çok geçmeden bu fikir, meyvesini de verdi. Konser kayıtlarından oluşan "Live At The Trail" albümü yayınlandı. Bu albümde, vokalistliğe Bartu Topbaş ve solo gitardan ayrılan Murat Net'in yerine de, yine bu işte ustalaşmış bir isim olan Demir Demirkan'ın geldiğini görüyoruz. Albüm kapağında, Pentagram logosunun altında dikenli teller ve Mosh işareti yapan Pentagram severlerin resmi vardı. Bu albümde ise; Trail Blazer (enstrümantal), Rotten Dogs, Peace Sells (Megadeth cover'ı), Mephistopheles, Brain On The Wall (Los Magandos isimli şarkının devamı niteliğinde), Rotten Dogs (Kolombiya'da bir rock programının yayınında Pentagram anlatılıyor ve sonrasında Rotten Dogs çalıyor), Anarchy in the UK (Sex Pistols cover'ı), Powerstage şarkıları yer alıyordu.
Pentagram, birçok konser verdikten sonra, 1992 yılında Nuclear Blast firması etiketiyle Trail Blazer albümüyle müzik piyasasındaki yerini aldı. Grup, bu albümün hazırlıklarına başlamadan tekrar kadro değişikliğine gitti ve İsveç'e giden Bartu'nun yerine vokalist olarak Ogün Sanlısoy getirildi. İlk albümde olduğu gibi, bu albümde de şarkıların hepsi İngilizce sözlüydü. Bu albümle birlikte grup kendi stillerini müzik piyasasına iyice benimsetmeye başlamıştı. Bu albümde, ilk albümün thrash çizgisinden uzak daha progressive sayılabilecek şarkılar vardı. Albümün kapak tasarımı bu sefer daha sadeydi. Tasarımda sadece alışılmış Pentagram logosu ve albüm ismi yer alıyordu. Albümde; Secret Misile, Living On Lies, Trail Blazer (enstrümantal), Vita Es Morte, Fly Forever, Time Bomb, Over The Line, The Planet, Brain On The Wall, No One Wins The Fight, Vita Es Morte (Live) ve Powerstage (Live) şarkıları yer alıyordu. Bu albümde işlenen genel tema, anti-militarizm; dünyadaki kötü gidişe ve savaşlara karşı isyan etme fikriydi. Fly Forever adlı şarkı, o aralarda askere gidip 1993te Kıraf dağında şehit düşen eski gitaristleri Ümit Yılbar'a adanmıştır. Yeni albümle birlikte yine birçok konsere çıktılar.
1995 yılında Demir Demirkan gruptan ayrılarak ABD'ye gitti. Sonrasında ise vokalistliği yürüten Ogün Sanlısoy, solo albüm çalışmaları yapmak istediği için gruptan ayrıldı. Vokale Sawdust ve Cherooke gruplarında solistlik yapmakta olan Murat İlkan getirildi. Bu sırada, 2 senelik bir ayrılığın ardından Demir Demirkan gruba geri döndü.
Pentagram, yeni bir albüm çıkartmak istiyordu ve bunun için Türkiye'de faaliyet gösteren Raks Müzik firmasıyla iki adet albüm hazırlamak için anlaşma imzalandı. Raks Müzik stüdyosunda albüm hazırlıklarına başlandı. Hazırlanan albümün mix'lerini Charles Turkmen yaptı. Steve Smart isimli bir başka yapımcı ise Avustralya'da albümün son hazırlıklarını tamamladı. 1997 yılına geldiklerinde, yeni albümleri olan "Anatolia" piyasaya sürüldü. Albüm, 13 şarkıdan oluşuyordu ve grup, tarihinlerinde bir ilke imza atarak bu albümde 3 tane Türkçe sözlü şarkıya yer vermişti. Uzun süredir müzik piyasasının içinde olan grup, bu albümle satış rekorları kırdı. Bu albümde, kendi metal sound'larının üzerinde Anadolu ezgileri de göze çarpıyordu. Albümde; 1000 In The Eastland, Anatolia (İngilizce sürüm), Dark Is The Sunlight, Gündüz Gece (Aşık Veysel cover), Stand To Fall, Give Me Something To Kill The Pain, Welcome The End, Anatolia (Türkçe sürüm), On The Run, Time (Enstrümantal), Behind The Veil, Fall Of Hero ve Sonsuz şarkıları yer alıyordu. Bu albümle birlikte, ilk kez Pentagram dinleyicisiyle tanışan Murat İlkan, başarılı vokaliyle dikkat çekti ve kendini sevdirdi.
Albümün ardından grup, çeşitli konserlere çıktı. Bu konserlerden en çok ses getireni olan "Açık Hava Konseri"ni albüm haline getirdiler. 1999 yılında çıkan bu canlı performans albümünün adı konserdeki coşkulu Pentagram hayranlarının hep birlikte “Popçular Dışarı” diye ettikleri tezahüratlardan alan "Popçular Dışarı" oldu. Daha önceden Demir Demirkan'la birlikte olan Sertab Erener, o konsere o zaman birlikte olduğu Levent Yüksel'le birlikte gelmişti. “Popçular Dışarı” şeklindeki tezahüratın aslında bir pop şarkıcısı olan Levent Yüksel'i hedef alarak yapıldığı söylenir. Bu albüm, Pentagram'ın söylemiyle, Türkiye'de 4. bir kuvvet haline gelen "medya"ya ithaf ediliyordu. Albümün kapağına da, bolluk ve bereketi simgeleyen "Bereket Tanrısı" heykelinin bir resmi konulmuştu. Bu live albümde; Intro, Before The Veil, Behind The Veil, Welcome The End, No One Wins The Fight, G.S.T.K.P., Vita Es Morte, Gündüz Gece, Black Magic (Slayer cover), Rotten Dogs, 999 (Enstrümantal), 1000 In The Eastland ve Anatolia (Türkçe sürüm) şarkıları yer alıyordu. | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:56 pm | |
| Bu albüm çıktıktan sonra, solo işler yapmak isteyen Demir Demirkan gruptan ayrıldı. Demir Demirkan'ın ayrılmasıyla oluşan boşluğu, aynı zamanda grubun gitar teknisyenliğini de yapmakta olan Onur Pamukçu doldurdu. Bu kadroyla değişik konserlere çıkan grup, 1999 yılında Kemancı Rock Bar'da konser vermeyi planlamıştı; fakat konsere birkaç gün kala ülkemizin yaşadığı deprem felaketi nedeniyle konser iptal edildi. Bir süre duraklama dönemine giren grup, yaşanan deprem nedeniyle ülkemize gelen, içinde ABD Başkanı Bill Clinton ve birçok devlet başkanının bulunduğu bir seyirci topluluğuna karşı 12 Kasım 1999'da Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda "Gündüz Gece" parçasını çalarak devlet başkanlarını, tabir-i câizse coşturmuştu.
Ancak, o günlerde, Pentagram adına olumlu sayılabilecek bu gelişmelerin yanı sıra, Türkiye gündeminden kaynaklanan olumsuzluklar da yaşanmaktaydı. Yine o dönemlerde, ülke gündemini işgal eden satanizm olaylarından, "Pentagram" isminden ve toplumdaki önyargılardan dolayı en fazla etkilenen ve haksız suçlamalara hedef olan da Pentagram grubu oldu.
Tam da bu sıralarda EP çıkartmaya karar verildi. Askerlik görevlerini tamamlayan grup elemanları, 2000 yılında Noise Record müzik şirketiyle 4 albümlük bir anlaşma imzaladı. Türkiye'de çıkacak olan albümleri için ise Böcek Yapım'ı tercih ettiler. Grup, EP'yi çıkartmak için hazırlıklara başladı. Çıkartacakları EP'yi albüme dönüştürme fikri oluştu ve sonrasında ise 2 albüm çıkarmak istediler. Bu albümlerden biri Türkçe sözlü, diğeri ise İngilizce sözlü olacaktı. Bu arada gruba, Metin Türkcan katıldı. 2000 yılında prodüktör Charles Turkmen'le birlikte albüm hazırlıklarına başlandı. Albümün kayıtları Yunanistan'da bulunan Sierra Studios'ta yapılırken bir yandan da albüm, İstanbul'da bulunan grubun kendi stüdyosunda son şeklini alıyordu. 2001 yılının sonlarına doğru "Unspoken" isimli yeni albümleri müzik piyasasındaki yerini aldı. Yurt dışına da gönderilecek olan bu albüm için, ilk albümden bu yana, grubun adı olan Pentagram üzerinde de çeşitli değişiklikler yapıldı. Çünkü, yurt dışında da aynı isimli bir grup vardı ve bundan dolayı, bir karışıklığın oluşmasına meydan vermemek için, önce grubun ismi "The Pentagram" olarak değiştirildi, ancak daha sonra bu yeterli görülmeyip sadece yurtdışında kullanılmak üzere "Mezarkabul" (mezarkabul kelimesinin anlamı, "bir imamın ölünün üzerine attığı bir avuç toprak"tır.) adı seçildi. Bundan sonra, Türkiye'de Pentagram, yurt dışında ise Mezarkabul adıyla yer anılacaklardı. Albüm; We Come From Now Here, In Esir Like An Eagle, Unspoken, Lions In A Cage, For The One Unchancing, Mezarkabul (Enstrümantal), Take My Time, Pain, Puratu, This Too Will Pass ve For Those Who Died Alone (Enstrümantal) şarkılarından oluşuyordu. 2002 yılında ise, daha önceden karar verdikleri Türkçe sözlü albüm, Böcek Yapım ile "Bir" adı altında albüm raflarındaki yerini aldı. Albümde; Tigris (Enstrümantal), Bir, Şeytan Bunun Neresinde, Bu Alemi Gören Sensin (Aşık Veysel Cover), Mezarkabul (Enstrümantal), Sır, Kam (enstrümantal), Ölümlü ve F.T.W.D.A. (Enstrümantal) şarkıları yer alıyordu. Tamamen Türkçe sözlü olan bu albümle birlikte grup yine bir ilke imza attı. Yeni albümle birlikte çeşitli konserlere ve televizyon programlarına çıkan grup, bir süre sonra derin bir sessizliğe girerek Pentagram hayranlarını üzdü. Piyasada ve Pentagram severler arasında, "grup dağıldı" diye çeşitli söylentiler yayılıyordu. Grup üyelerinin hiçbirinden net bir açıklama da gelmediği için birçok hayran grubun dağıldığını düşünüyordu.
Grup elemanları bu arada farklı işlerle yaşamlarını devam ettiriyorlardı. Cenk Ünnü, kendisine ait olan Pena Müzik Evi'ni işletiyordu. Hakan Utangaç, piyasadaki pek çok müzisyenin video klip yönetmenliğini üstleniyor, grafik tasarımla ilgileniyor; diğer üç elemansa müzik piyasasında kişisel çalışmalarıyla yollarına devam ediyorlardı. Tarkan Gözübüyük, prodüktör olarak; Murat İlkan, Cem Köksal'a vokalist olarak ve Metin Türkcan ise; hem Şebnem Ferah'ın, hem de Ogün Sanlısoy'un solo gitaristliğini üstlenerek müzik piyasasındaydılar. Grup adına ise bir gelişme göze çarpmıyor ve haddinden fazla uzun süren bu sessizlik, Pentagram hayranlarını iyice üzüyordu.
2006 yılının sonlarına doğru, Kasım ve Aralık aylarında verilmesi planlanan üç konser için, Pentagram tekrar stüdyoya kapanarak provalara başladı. En şaşırtıcı gelişme ise, eski bir Pentagram üyesi olan Demir Demirkan'ın yeniden gruba dahil olması ve provalara da diğer üyelerle birlikte katılmasıydı. Ama gruba tekrar döneceği düşünülen Demir Demirkan'ın grupta kalmayacağı açıklandı.
4 Şubat 2007 tarihinde Bostancı Gösteri Merkezi'nde 20. Yıl Konseri vermişlerdir. Onlarca kamera ile kayıt altına alınan bu konser DVD olarak çıkarılacağı duyurulup hayranlarını memnun etmiştir. Bundan sonra ise bir turne çalışmaları vardır.
4 Şubat 2007 - İstanbul 25 Mart 2007 - İstanbul 8 Nisan 2007 - Ankara 21 Nisan 2007 - Antalya 29 Nisan 2007 - İzmir 12 Mayıs 2007 - Ankara 28 Temmuz 2007 - İstanbul Bu konserlerin ardından hayranları DVD için bir gün bekliyorlardı. Grup DVD'nin yakında çıkacağını söylemiş ancak kesin bir tarih vermemişti. 30 Mart 2008 tarihinde yine Bostancı Gösteri Merkezi DVD galası için konser düzenlendi, bilet alan ilk 1000 kişiye konser DVD'si hediye olarak dağıtıldı. Pentagram 1987 olarak yayımlanan bu albümde Gordion's Knot (We come from nowhere - konser girişi), In Esir Like an Eagle, Unspoken, Şeytan Bunun Neresinde, No One Wins the Fight, This Too Will Pass, 1000's In the East, For the One Unchanging, Vita es Morte, Anatolia, Powerstage, Rotten Dogs, Bu Alemi Gören Sensin, Dark is the Sunlight, Take My Time, Ölümlü, G.S.T.K.P., Secret Missile, Tigris, Bir, Lions in a Cage, Behind the Veil, Gündüz Gece, For Those Who Died Alone (konser bitişi) parçaları canlı performans kayıtları olarak yer aldı. Grup ayrıca konserde [Şebnem Ferah], [Ogün Sanlısoy] gibi tanınan isimleri sahnede konuk etmiş; ney, keman ve klavye gibi enstrümanları dahil ederek Mezarkabul gibi entstrümental şarkılara yer vermesi dikkat çekmiştir.
Ayrıca Pentagram, 27 Temmuz 2008 gecesi İstanbul Ali Sami Yen Stadyumunda yapılan Metallica konserinde ön grup olarak sahne almıştır.
Grup Üyeleri [değiştir] Hakan Utangaç: Gitar & Vokal Tarkan Gözübüyük: Bass Gitar & Vokal Murat İlkan: Lead Vokal Metin Türkcan: Gitar & Vokal Cenk Ünnü: Davul & Vokal | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:56 pm | |
| Müzik tarihi müzikolojiye bağlı bir bilim alanıdır.
Recep Uslu'nun araştırmalarına göre müzik tarihi kendine ait metotlara sahip olmakla birlikte, genellikle tarih metodolojisini kullanır. Metodolojik anlamda müzik tarihi araştırmaları müzikolojinin kurulduğu yıllarda başlamıştır. Alan araştırmaları, güncel müzik tarihine girmektedir. Türe, ülkelere, coğrafi bölgelere, insan toplumlarına ve konularına göre müzik tarihi yazılabilir. Müzik tarihi metinlerinde araştırılan konunun terimlerine bağlı kalmak kabul edilen esaslardandır.
Konu başlıkları [gizle] 1 Başlık yazısı 2 Türk müziğinin tarihi 3 Eserler 4 Dış bağlantılar
Başlık yazısı [değiştir] Türk müziğinin tarihi [değiştir]Türk müziği tarihinin başlangıcı, dönemleri, bestekarların eserleri, bestelerin kritiği ve türlere ayrılması problemleri üzerine değişik görüşler vardır. Bestelerde Tasnif Heyeti'nin fikirleri, dönemler konusunda ise Ercüment Berker'in fikirleri ile yaygınlık kazanmıştır.
Müzik, ilk çağlardan itibaren toplumsal gelişime paralel bir seyir izledi. Toplumsal yaşamdaki sınıfsal ayrışmalar aynen müziğe de yansıdı. Her dönem politikaların uygulanmasında, kültürün oluşturulmasında büyük önem taşıdı. Yönetenler açısından da yönetilenler açısından da misyonlar yüklendi. Yönetenler, sistemin devamını sağlamak için milyonlarca kişiye yasaklarını benimsetmek için ya da yozlaştırmak, değerlerinden uzaklaştırmak için kullandılar müziği. Ezilenler ise kederlerini, sevinçlerini, öfkelerini dile getirmek için.
Bugün yaşanan karmaşa, aynen müziğe de yansıyor. Yüzyıllar boyu nasıl olduysa, bugünün ilişki ve çelişkileri de farklı müzik türlerini ortaya çıkarıyor.
Eserler [değiştir]Yayımlanmış Türk müzik müziği tarihi eserleri içinde Saadettin Nüzhet Ergun'nin antolojisi, Rauf Yekta ve Suphi Ezgi'nin Türk Musikisi, Yılmaz Öztuna'nın ansiklopedisi, M. Ragıp Gazimihal'in eserleri ile M. Nazmi Özalp'in Türk Musikisi Tarihi'nin önemli yeri vardır.
Batı müzik tarihi üzerine Türkiye'de yayımlanan ilk eser Ahmet Muhtar Ataman'ın eseridir. İlhan Mimaroğlu, Önder Kütahyalı ve Ahmet Say tarafından yazılan batı müzik tarihleri ve Atilla Dorsay'ın Türkiye'de popüler müziğin tarihini anlatan eseri, daha sonra yayımlanan eserlerden bazılarıdır. Champiqneulle'nın Dünya Müzik Tarihi eseri de Tanju Gökçöl tarafından Türkçeye kazandırıldı.
Rauf Yekta, Suphi Ezgi, Yılmaz Öztuna, M. Ragıp Gazimihal, Ahmet Say, Cem Behar, Bülent Aksoy, Recep Uslu gibi birçok yazarın Türk müziği tarihi üzerine metinleri varsa da, M. Nazmi Özalp'in Türk Musikisi Tarihi adlı eseri bu alandaki kapsamlı tek eserdir. | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:56 pm | |
| Nota, müziği okuyup yazıya almaya yarayan şekillerdir. Yazı harflerinin adları bulunuşu gibi, bu şekillerinde adları vardır.
Aziz lohanne Battista ilahisi -------------------------------------------------------------------------------- Ut queant laxis
Resonare fibris
Mira gestorum
Famuli tuorum
Solve polluti
Labii reatum
Sancte Iohannes...
--------------------------------------------------------------------------------
ilk hece sonradan do olarak kullanılmaya başlanmıştır. Notalara ait yedi isim şunlardır:
do (ilim dilinde bazen “ut”), re, mi, fa, sol, la, si. Almanya ve İngiltere’de, Orta Çağ tarzından solfejde kısmen hatıra olarak notalar doğrudan doğruya alfabe harflerinden yedisinin adlarıyla okunmaya devam ediliyor:
C (do), D (re), E (mi), F (fa), G (sol), A (la), B (si). Bu, İngilizcedeki sistemdir. H (si), Bu, Almancadaki sistemdir. Nota (veya not) kelimesi, bir şeyi sonradan hatıra getirtecek surette bir yere not etmeyi ifade eden sözdür. Müzik notası da, bir sesi temsil etmek üzere nota dizeği üstündeki yerine konulan bir işaret, bir kayıttır.
Karakterci nota: Bir özelliği belirten nottur. Dizideki yedi notanın vasıfları olan tonik, toniküstü, mediant (ortanca), alt-dominant, dominant (hâkim), dominantüstü, sensible (duygun) nota, terimleri hep karakterci notalardır. Çünkü, dizide her birinin farklı birer rolü vardır ve karakterlerini işte bu roller sağlar.
Bir dizinin ilk üçlü ve ilk altılı aralıkları o dizi modunun karakterci notalarıdır. Majör ve minör dizilerin mod notaları adını alırlar.
Zarif notalar: Melodide bazı süs ve işleme notalarına böyle denir. Melodik süslemeler dediklerimiz bunlardır (Bak: Süslemeler). “Bezen notaları”da denilebilir.
Küme notalar: Nota kümecikleri. Ölçünün bir zamanını veya zamanın bir bölümünü vücuda getiren tertipli kümeciklere nizam dışı katılan notalara (bir yüklenti ihdas ettikleri için) böyle denir. Yük notalarının vücuda getirdiği böyle nizam dışı gruplar, birleştikleri notaların sayısını karşılayan rakamlarla gösterilirler.
C Major tablosu
Nota Şekillerinin Yazılışı [değiştir]Notalar, kıymetlerinin her türlüsünde düzgünlükle yumurtamsı çizilmiş bulunmalıdır. Aşağıdaki misalde görüldüğü üzere, yuvarlak yazılı notalar –akor yazısında temas noktaları tamamen dolmuş olacağından- kalın bir çizgi gibi görünerek, okunmaları güçleşir. Beyzi notalarda ise temas noktası iki taraftan kapanmadığından, o sayede okunmaları kolay olur. Bu fark göz önünde tutulup hiç olmazsa çok sesli ve akorlu yazılarda notaları beyzi çizmeye çalışmalıdır
İkilik’ten başlayıp dörtlük, sekizlik ve daha küçük kıymetteki notalara beyzi uçlar porte aralık ve çizgilerine hep eğrilemesine yazılırlar. İkilik kıymetten itibaren altmışdörtlüğe kadar bütün nota başları aynı büyüklükte düşmelidir Birlik nota öbürlerinden az büyükçedir, hem de onların aksine olarak portedeki yerine yayvan ve yatık yazılmalıdır. Öbür nota başlarından büyük olduğu için, eğik yazılırsa portenin aralık ve çizgilerinden taşar. Neticede okunması güçleşir, yanlış okunmaya sebebiyet verebilir Sükût (Es) İşaretleri ve Yazılışları
Kıymetler gibi esler de çeşitli ve portedeki yerleri bazen farklıcadır.
Birlik es, portede daima dördüncü çizginin altındadır. İkilik es, portede üçüncü çizgi üstüne konur Dörtlük es, portenin ikinci çizgisi ile dördüncü çizgisi arasına yazılır. Yalnız, bunun alt ve üst kuyrukları aşağıdan birinci aralığın içine ve yukarıdan dördüncü aralığın içine biraz girmiş bulunurlar Sekizlik, onaltılık ve otuzikilik eslerdeki çengelli uçlar üstten portenin üçüncü aralığına yazılırlar. Sekizlik esin bacağı portenin ikinci çizgisine, onaltılık bacağı birinci çizgiye, otuzikilik olanın bacağı da birinci çizginin az altına uzatılır. Altmışdörtlük este, çengelli uç dördüncü aralıkta olmak üzere, bacağı otuzikilik esinki kadar indirilir. Noktalı nota ve eslerin noktaları işaretin daima tam önüne ve porte aralıklarına konulmalıdır. Çizginin üstüne nokta konulmaz. Çünkü, üst üste gelecek aynı renkler birbirini yok ederler Bir ölçüden daha fazla, yani birkaç ölçülük olan esler şu misalde görüldüğü üzere, yazılırlar. | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:57 pm | |
| Arabesk, oryantal bir müzik türü. Daima duygusal olan şarkı sözleri, başarısız aşkları, her türlü günlük sıkıntıları konu olarak ele alıp umutsuzluğu ve başarısızlığı ifade etmektedir. Türkiyede özellikle 1980'li yıllarda yayıldı. O zamana kadar daha yaygın olmuş olan neşeli halk ve pop müzik şarkıları zamanla azalmış ve artık arka planda kaldı.
Tarih [değiştir]Türkiye'de duygusal Arabımsı şarkı şekli ilk kez 1940'lı yıllarda Haydar Tatlıyay ve diğer birkaç şarkıcı tarafından ortaya çıkarıldı. 1948 yılında Arapça şarkılar yasaklanmış ama, bu müziği çalan Radio Cairo (Kahire Radyosu) Türkiye'de de çekilebildiği ve sevilerek dinlenmeye devam edildiği için bu yasak başarılı olmadı. 1960'lı yıllarda Ahmet Sezgin, Abdullah Yüce ve Hafiz Burhan Sesiyilmaz gibi bazı şarkıcılar Araplardan alınan raks müziğini Türkçe şarkılar için kullandılar ve böylece Türkçe Arabesk müziği ortaya çıktı.
Daha sonra Hakkı Bulut, Orhan Gencebay ve bazı şarkıcılar Arabeski Angloamerikan Rock & Roll müziğini ile birleştirdiler. Arabesk ile meşhur olan bazı şarkıcılar: Müslüm Gürses, Emrah, Mahsun Kırmızıgül, Ahmet Kaya, İbrahim Tatlıses ve Ferdi Tayfur'dur. Günümüzde Arabeskten R'n'Besk, Muhabbet veya Erkin Koray çalışmaları ile Arabesk-rock gibi bazı yeni müzik şekilleri ortaya çıkmışdır.
Fantezi müzik arabesk müzikten daha önce çıkmış sanat müziği ağırlıklı, farklı bir müzik türüdür. Arabesk söyleyenlerin bu tarz müzikten albümlerine eklemesi karışıklık yaratmıştır.
Arabesk müzik ile Türk Halk Müziği'nin doğrudan veya dolaylı bir bağlantısı yoktur. Türk Halk Müziği'nden türeyen bir dal değildir. Ancak Arabesk söyleyenlerin bu tür müzikten albümlerine ekledikleri olmuştur. Öte yandan, tam tersi arabesk, özellikle Doğu ve Güneydoğu türküleri açısından THM'nin arabeskleşmesine neden olmuştur. | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:57 pm | |
| Ethereal Müzik 80'li yılların başlarında İngiltere'de 4AD etiketiyle Dead Can Dance, This Mortal Coil ve Cocteau Twins adlı öncü müzik grupların etkisiyle ile ortaya çıkmıştır. Ruhâni, cennetsel müzik anlamına gelir. Darkwave müziğin alt tarzı olarak tanımlanır.
Ethereal müzik de genellikle bayan vokal kullanılır. Bayan vokaller ağıtsal ya da sarhoş edicidir. Müziklerde karanlık materyaller, atmosferik akustik gitar melodileri, dingin elektronik melodiler, klasik enstrümanlar veya dünya müziklerinden öğeler kullanılır. Erkek vokallerin sunumu genellikle fısıldayan, rüyasal ya da bunlar dışında mütevazı bir tarzdadır. Sözler genellikle zor yorumlanacak şekildedir. Bu tarz üzerinde Ambient müziğin güçlü etkilerini olduğu da söylenebilir.
Amerikan müzik grubu Siddal bu tarzı şöyle tanımlıyor. "Ethereal Wave; Cocteau Twins, Low, Slowdive, The Cure, ve Dead Can Dance gibi grupların ambient müzik, shoegaze stili gitarlar, synth'ler ve birbirini izleyen ritimleri kullanmasıyla meydana getirilmiş bir müzik türüdür."
Ethereal müzik, Shoegaze ve Dream Pop tarzına çok yakındır. Bu sebebten bir çok müzisyen bir 4AD müzik şirketi grupları olan, Dead Can Dance, Cocteau Twins, ve This Mortal Coil'den etkilenmiştir. Hatta daha önceleri var olan Siouxsie and the Banshees ve aynı dönemde All About Eve gibi gruplardan etkilenildiğini söyleyenlerde olmuştur.
90'lı yıllarda Alman müzik şirketinin Hyperium etiketli 5 adet "Heavenly Voices" derleme albümlerinin yayınlanması, bu tür müzikle ilgilenenler için önemli bir başlangıç oldu.
Şimdiler bu tarz fazlasıyla "Projekt" müzik şirketi ile bağlantıdır. Projekt Records'tan birçok müzisyen Ethereal, Shoegaze ve Dream Pop tarzını yansıtır. Ve bunlar haricinde bir kaç örnek vermek gerekirse; Tess Records'dan (This Ascension), Yvy Records'dan (Faith & Disease) ve Middle Pillar'dan (Aenima) vardır.
İleri Gelen Müzisyenler [değiştir]Aenima Autumn's Grey Solace Black Tape for a Blue Girl Cocteau Twins Dead Can Dance Deleyaman The Dreamside Faith & Disease Love Spirals Downwards Lycia Mors Syphilitica Siddal Soul Whirling Somewhere This Ascension Trance to the Sun | |
| | | kara şimşek Süper Üye
Mesaj Sayısı : 770 Yaş : 34 Nerden : malatya Kayıt tarihi : 21/09/08
| Konu: Geri: müzik tarzları Çarş. Mart 04, 2009 6:58 pm | |
| Tarihçesi [değiştir]1977'de Muammer Uzelli tarafından İstanbul'da distribütörlük, yapım ve satış alanlarında Türk müzik endüstrisine hizmet amacıyla kurulmuştur. Sony Music kendi Türkiye ofisini kurana kadar, 1987-1992 arası Sony Music’in inhisar hakkı sahibi idi.
Kataloğundaki 900 albümle, Uzelli Müzik önde gelen ve tanınan bir markadır. 2007 yılına kadar Türkiye'deki en büyük Müzik market zincirine sahip olan firma, 2007 ikinci çeyreğinden itibaren illegal dosya paylaşımı ve korsan nedeniyle müzik marketlerini kapatmış, bunun yerine dijital ortamlardaki faaliyetlere odaklanmıştır.
Uzelli Müzik'ten albümü çıkan sanatçılardan bazıları: Adnan Şenses, Aşık Mahzuni Şerif, Bedia Akartürk, Bülent Ersoy, Esengül, Ferdi Tayfur, Gökhan Güney, Gönül Akkor, Gülden Karaböcek, İbrahim Tatlıses, İsmail Bülbül, Kamuran Akkor, Kısmet Kandıralı, Kibariye, Mustafa Kandıralı, Müslüm Gürses, Müzeyyen Senar, Okay Temiz, Selda Bağcan.
Üyelikleri [değiştir]MÜYAP kurucu üyesidir, Haziran 2006'dan beri dünyanın en büyük dijital müzik distribütörü “The Orchard”’ın üyesidir ve şirketin ikinci kuşak yöneticisi Metin Uzelli "The Orchard" Türkiye bölge yöneticisidir.
Faaliyet Alanları [değiştir]Müzik yapımcılığı Plak üretilmesi, dağıtımı Danışmanlık servisi
Toptan, perakende, online ticaret
Çıkardığı Albümler [değiştir]No. Ablüm Sanatçı Çıkış Tarihi 1 Gelse O Şuh Meclise Müzeyyen Senar 30.06.2006 2 Gelse O Şuh Meclise 2 Müzeyyen Senar 30.06.2006 3 Mustafa Kandıralı Mustafa Kandıralı 21.06.2006 4 Gol Gol Aşık Mahzuni Şerif 19.01.2006 5 Mamudo Kurban Aşık Mahzuni Şerif 19.01.2006 6 Sarhoş Aşık Mahzuni Şerif 19.01.2006 7 Production 2019 Çeşitli Sanatçılar 01.11.2005 8 Bir Yoksula Rastladım Esengül 01.09.2005 9 Uçup Giden Gençliğime Esengül 01.09.2005 10 Gel Otur Arkadaşım Esengül 17.08.2005 11 Oy Emine Mustafa Kandıralı 17.08.2005 12 Beterin Beteri Var - Taht Kurmuşsun Kalbime Esengül 16.07.2005 13 Ninenin Mektubu Özay Gönlüm 08.07.2005 14 Yat, Geliyorum Tibet Ağırtan 24.05.1995 15 Fish Market Okay Temiz 01.02.1995 16 Rumeli Türküleri Ve Karcığar Köçekceler İstanbul Klasik T. M. Korosu 07.10.1994 17 Sulukule Ekibi Sulukule Ekibi 07.10.1994 18 Folk Ensemble Binali Selman 04.08.1994 19 Dede Efendi Fasıllar İstanbul Klasik T. M. Korosu 04.08.1994 20 Mehter Marşları Mehter Takımı 24.05.1993 21 Frankfurt Oyun Havası Mustafa Kandıralı 24.05.1993 22 Green Wave Okay Temiz 24.05.1993 23 24 Yürüyorum Dikenlerin Üstünde Selda Bağcan 07.05.1993 25 Mevlid-i Şerif İsmail Bülbül 19.02.1993 26 Münacat Kasideler Ve İlahiler İsmail Bülbül 19.02.1993 27 İlk Defa Ağladım Adnan Şenses 20.12.1991 28 Mahkemeye Versem Seni Asarlar Kenan Temiz 02.05.1990 29 Güzelsin Yarim Kısmet Kandıralı 02.05.1990 30 Anam Ağlar Bedia Akartürk 13.10.1989 31 Garip Ayşe Şan 07.08.1989 32 Niye Doğmuşsun Ki Sen Kısmet Kandıralı 08.12.1988 33 Vay Bana Bedia Akartürk 21.03.1988 34 Hep Yüzün Gülsün Kenan Temiz 16.02.1988 35 Nisan Yağmuru Ferdi Tayfur 20.08.1987 36 Seda Sayan İle Başbaşa Seda Sayan 12.06.1987 37 Ergün Şenlendirici Grup Jaguar Ergün Şenlendirici 12.05.1987 38 25. Sanat Yılı Adnan Şenses 04.03.1987 39 Sözlü Oyun Havaları Ankaralı Kadriye 04.03.1987 40 Sözlü Oyun Havaları Beypazarlı Halil 04.03.1987 41 Sıra Sıra Güzeller Bilal Tombak 04.03.1987 42 Meyhaneci Bülent Ersoy 04.03.1987 43 Toprak Alsın Muradımı Bülent Ersoy 04.03.1987 44 Aranjmanlar Çeşitli Sanatçılar 04.03.1987 45 Keloğlan Masalları Çeşitli Sanatçılar 04.03.1987 46 Modern Sazlardan Oyun Havaları Çeşitli Sanatçılar 04.03.1987 47 Saz Eserleri Enstrümantal 04.03.1987 48 Ercüment Batanay Ercüment Batanay 04.03.1987 49 Getir Berber Erol Çöke 04.03.1987 50 Bir Avuç Gözyaşı Ferdi Tayfur 04.03.1987 51 Ferdi Tayfur 3 Ferdi Tayfur 04.03.1987 52 Ferdi Tayfur 4 Ferdi Tayfur 04.03.1987 53 Mapusane Ferdi Tayfur 04.03.1987 54 Kulak Ver Gecelere Gönül Akkor 04.03.1987 55 Yalvarmıyorum Gönül Yazar 04.03.1987 56 Meyrik Gülcan Opel 04.03.1987 57 Gülden'in Dünyası Gülden Karaböcek 04.03.1987 58 Vicdan Mahkemesi Hatice Duran 04.03.1987 59 Fark Etmez Müslüm Gürses 04.03.1987 60 Öldürdüğün Yetmedi Mi Müslüm Gürses 04.03.1987 61 Müzeyyen Senar Müzeyyen Senar 04.03.1987 62 Deli Memo Nurcan Opel 04.03.1987 63 Davul Zurna İle Oyun Havaları Ruşen Civelek 04.03.1987 64 Karadeniz Oyun Havaları Sami Mataracı 04.03.1987 65 Durdurun Dünyayı Ferdi Tayfur 03.03.1987 66 Gönülden Gönüle Gönül Akkor 03.03.1987 67 Dilek Taşı Gülden Karaböcek 03.03.1987 68 Bitmeyen Çile Kamuran Akkor 03.03.1987 69 Aşkın Adresi Kibariye 03.03.1987 70 Gelin Ağıtı Kibariye 03.03.1987 71 Şafak Söktü Sabahat Akkiraz 03.03.1987 72 Düzce - Bolu Oyun Havaları Salih Eken 03.03.1987 73 Sükse Zeki Müren 03.03.1987 74 Sıla Hasreti Bedia Akartürk 18.02.1987 75 Hacivat İle Karagöz Çeşitli Sanatçılar 18.02.1987 76 Karagöz İle Hacivat Çeşitli Sanatçılar 18.02.1987 77 Keloğlan Çeşitli Sanatçılar 18.02.1987 78 Klarnetle Çılgın Oyun Havaları Deli Selim 18.02.1987 79 Sarışınsın Ali Seven 16.02.1987 80 Şarkılardan Bir Demet Çeşitli Sanatçılar 16.02.1987 81 Sözlü Oyun Havası Emel Esen 16.02.1987 82 Yaz Dostum Gülcan Opel 16.02.1987 83 Kimbilir Kibariye 16.02.1987 84 Uzelli Oyun Havası Mustafa Kandıralı 16.02.1987 85 Müzeyyen Senar Müzeyyen Senar 16.02.1987 86 Yağmur Altında Neşe Karaböcek 16.02.1987 87 Sözlü Oyun Havaları Perihan Özkan 16.02.1987 88 Nasrettin Hoca'dan Fıkralar Rıza Pekuysal 16.02.1987 89 Bu Dünyanın Gam Yükünü Yıldız Tezcan 16.02.1987 90 Dadey Belkıs Akkale 23.01.1987 91 Uçup Giden Gençliğime Esengül 23.01.1987 92 İnsan Sevince Ferdi Tayfur 23.01.1987 93 Garibin Çilesi Ölünce Biter Gökhan Güney 23.01.1987 94 Vurun Beni Öldürün Gökhan Güney 23.01.1987 95 Azat Mektubu Hayri Şahin 23.01.1987 96 Ayağında Kundura (Ölürem Ben) İbrahim Tatlıses 23.01.1987 97 Son Aşkımdın Sevgilim Kısmet Kandıralı 23.01.1987 98 Mutlu Ol Yeter Müslüm Gürses 23.01.1987 99 Ud ve Cümbüş İle Karışık Şarkılar Çeşitli Sanatçılar 11.12.1986 100 Beterin Beteri Var Esengül 11.12.1986 101 Ben De Özledim Ferdi Tayfur 11.12.1986 102 Bu Son Sabah Ferdi Tayfur 11.12.1986 103 Sende Mi Leyla Ferdi Tayfur 11.12.1986 104 Kul Feryadı Hayri Şahin 11.12.1986 105 Sevdimde Sevilmedim İbrahim Tatlıses 11.12.1986 106 Sev Yeter Kamuran Akkor 11.12.1986 107 Beyaz Gelinlik Kısmet Kandıralı 11.12.1986 108 Ne Diyeceğim Kısmet Kandıralı 11.12.1986 109 Yetim Koyma Mersinli İsmail 11.12.1986 110 Süper Star Show Men Mustafa Kandıralı 11.12.1986 111 Anlatamadım Müslüm Gürses 11.12.1986 112 Müzik Ziyafeti Müslüm Gürses 11.12.1986 113 Sözlü Oyun Havaları Yusuf Kırıcı 11.12.1986 114 Gel Otur Arkadaşım Esengül 26.11.1986 115 Ramazan İlahileri Kemal Gürses 26.11.1986 116 Kaderin Tuzakları Kenan Temiz 26.11.1986 117 Selda Selda Bağcan 26.11.1986 | |
| | | | müzik tarzları | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |