Çocukların dengeli yetişmesinde oyun, oldukça ehemmiyetli bir unsurdur. Hatta diyebiliriz ki; ölçülerimiz içinde her oyun...
çocuğun hissî, ruhî ve fikrî gelişmesinde en müessir faktörlerden biridir. Oyun çeşitlerine göre bazıları, çocuğun melekelerini geliştirerek, onu ilerideki hayata hazırlar. Bazıları, onun düşünce ve kabiliyetini artırır.
" * Çocukların karakter ve kişilik gelişimlerine oynadıkları oyunların ne gibi tesirleri vardır?
* Çocukların tercih ettikleri oyunlarda, iç âlemlerine ve beklentilerine dâir nasıl ipuçları vardır?
* Oyunun, çocukların lisan ve zihnî gelişimlerine tesirleri...
* Çocuklar, yaşadıkları önemli hâdiseleri, oyunlarıyla nasıl yansıtmaktadır?
* Çocuklar için oyun ne zaman zararlıdır?
Hayatının herhangi bir döneminde oyun oynamamış kimse yok gibidir. Her insanın hayatında geçmişte oynadığı oyunların önemli bir yeri vardır.
Acaba çoğumuzun `oyun` deyip geçtiği bu faaliyetlerin çocuklarımıza faydaları nelerdir? Anne-babalar çocukları ile neden oyun oynamalıdır?
Oyun oynayan çocukların karakter ve kişilik gelişimlerinde ne gibi müspet tesirler oluşmaktadır?
Anne-babalar oyun aracılığı ile çocuğun psikolojik durumuna katkıda bulunabilirler mi?
Bu soruları birçok anne-baba kendi kendine sormaktadır. Bu soruların cevapları, basit görünen bu faaliyetin aslında ne kadar önemli olduğunu anlamamıza yardımcı olacaktır. Şuuraltına tesir eden her hâdise gibi, oyunun da, insanın hem psikolojik durumuna, hem de kişilik gelişimine tesiri vardır. Oyun dendiği zaman hemen çocuklar akla gelir. Çocukluk döneminde yoğun olarak yapılan bu faaliyet, çocuğun zihnî ve içtimaî gelişimi açısından vazgeçilmez unsurlardan biridir. Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde oyun, "vakit geçirmeye yarayan ve belli kuralları olan eğlence`` olarak tarif edilmiştir. Tarih boyunca değişik şekillerde birçok oyun ortaya çıkmıştır. Bizim tarihimizde günümüze kadar ulaşmış koşu, güreş, binicilik, okçuluk, cirit, körebe, saklambaç gibi spor ve o
yunlar vardır. Oyundaki esas maksat, eldeki malzeme ile veya konuşarak farklı bir kurgu oluşturup bir çeşit tekrar etme, tecrübe ve eğlenme ortamı oluşturmaktır. Oyunun özellikleri incelendiğinde "sembolik mânâsı, çocuğun dünyasını yansıtması, gerçek hayattaki beklentilere sözcü olması, yaşadıklarına tepki olarak ortaya çıkması, bir eğlence aracı olması gibi hususlar vardır."1 Oyun esnasında çocuklar insanları ve hayvanları taklit ederek duygu ve düşüncelerini anlatırlar. Bu şekilde çocuklar, kurallarını kendilerinin belirledikleri ve tesirinde kaldıkları günlük hâdiseleri tekrar yaşamaya çalıştıkları emniyetli bir ortam oluştururlar.
Oyunun, çocuğun kendine hâkimiyet sağladığı bir alan olma özelliği de vardır. Hayatın ilk günlerinden itibaren dış dünyayı tanımaya çalışan çocukların, zihnî ve bedenî gelişimi oyun ile desteklenir. Yeni konuşmaya başlayan ve dış dünyayı tanıyan çocuğun oynadığı "cee oyunu`` ayrılık ve tekrar kavuşmayı temsil eden bir özellik taşır. Çocuğun yaşı ve kabiliyetleri arttıkça, oyunun şekli ve muhtevası da değişir. Daha basit ve taklide dayalı olanların yerini zamanla daha karmaşık ve zihnî gayret gerektiren oyunlar alır. Bu tür faaliyetlerin çocuğun lisanına ve pratiğe dönüşmüş kabiliyetlerine olumlu katkısı söz konusudur.
Lisan gelişimi ile, sosyal, motor ve zihnî gelişme, yeterince oyun oynayan çocuklarda daha hızlı olmaktadır. Çocuklarda oyun ortamında, yeni tecrübeleri yaşama, farklı tecrübelere altyapı hazırlama, yeni kabiliyetler kazanma ve gelişmeye ait kazandığı özellikleri uygulama söz konusudur. Öğrenilen bilgilerin kullanıldığı, kabiliyetlerin sergilendiği, yeni tecrübelerin kazanıldığı, diyalogların pekiştiği ve hislerin ifade edildiği oyunlar son derece yararlıdır. Çocuklar yaşadıkları önemli hâdiseleri oyunlarında, konuşmalarında ve davranışlarında dış dünyaya yansıtırlar.
Bu açıdan bakıldığında bu faaliyet sırasında çocuğun ortaya koyduğu konuların onun iç dünyasını yansıtması açısından önemi vardır. Misal olarak; anne-babasından şiddet gören veya medyada şiddete şahit olan çocuklarda, kendi oyuncaklarına ve arkadaşlarına karşı şiddet uygulama temayülü vardır.
Çocuklar çevrelerinden aldıkları negatif mesajları, oyunda arkadaşlarına ve oyuncaklarına yansıtabilirler. Bu açıdan çocuğu ve içinde bulunduğu atmosferi tanımada oyun önemli bir unsurdur. Menfî veya müspet yaşanan hâdiseler, çocuğun tesiri altında kaldığı psikolojik durumlar ve şuuraltı müktesebat (birikimler), oyunda sergilenir.
Çocuğun stresi, iç dünyasındaki çatışmaları, korkuları ve kaygıları çeşitli oyunlarla tedâvi edilebilir. Çocuğun yaşadığı sıkıntılı hâdiselerin tesirinden kurtulması için oyun bir rahatlama sahası olabilir. Psikolojik travma geçiren çocuklarda bu konuda yetişmiş uzmanlar tarafından uygulanan oyun terapisi yararlı olabilir. Bu maksatla kurulmuş enstitüler ve milletler arası yayın yapan dergiler vardır.
Oyunun çocuğa diğer önemli bir katkısı da, onun sosyal gelişmesine yarar sağlamasıdır. Bilhassa arkadaşlık ve sosyal münasebetlerinin pekişmesinde, yeni arkadaşlıkların kazanılmasında oyun esnasında yapılanların ve yaşanılanların önemli tesiri vardır. Aile içinde büyüyen çocuklar akranlarıyla oyun sayesinde kurdukları bağlar vesilesiyle sosyal bir varlık olma yolunda ilerlerler.
Oyun arkadaşlığı birçok çocuğun hayatında önemli bir unsurdur. Çocuk, hiç tanımadığı çocuklarla oyun esnasında tanışarak onlarla arkadaşlığını devam ettirebilir. Aynı zamanda oyun esnasında arkadaşını tanıma, onun sevdiği ve sevmediği özelliklerini öğrenme gerçekleşir. Sosyal gelişimin olumlu olması açısından yaşa uygun oyunların ve oyun arkadaşlıklarının da desteklenmesi gerekir.
Oyun, çocuğun kendi kişiliğini ortaya koymasında ve bazı olumlu özellikleri kazanmasında da yararlıdır. Özellikle doğru davranışların pekişmesi oyun vasıtasıyla daha kolay sağlanabilir. Olumlu karakter özellikleri, uygun oyun ortamında artar ve pekişir. Oyuna uyum sağlayamayan yani benmerkezci, tek taraflı bakış açısı olan, kurallara uyma zorluğu yaşayan, aceleci ve sabırsız çocuklar oyundan dışlanabilir.
Dolayısıyla çocuğun oyuna kabul edilmesi, olumsuz kişilik özelliklerini azaltmasıyla olur. Birçok çocuk oyun vesilesiyle empati yapmayı, başkalarına saygı göstermeyi, karşılıklı diyaloglarda kendi sorumluluğunu fark etmeyi, sabırlı olmayı, kurallara uymayı, stresle baş etmeyi, problem çözmeyi ve liderlik özelliklerini pekiştirmeyi öğrenerek karakter ve kişilik gelişimini olumlu yönde pekiştirir. Oyundan dışlanma çocuk için psikolojik açıdan travmatik olabilir. Sürekli olursa, çocuktaki mutsuzluğu artırır.
Bu çocuklar, yaşıtlarına karşı daha saldırgan olabilir. Bu sebeple oyundan sürekli dışlanan çocukların varsa sorunlarını çözmelerine yardımcı olmak anne-babaların ve eğitimcilerin önemli görevlerindendir. Anne-babaların, dede ve ninelerin çocuklar ile oyun oynayarak aralarındaki iletişimi kuvvetlendirmeleri tavsiye edilir.
Asr-ı Saadet`te Efendimiz (sas) torunları ile oyun oynayarak ve oyunun kurulmasına yardımcı olarak, onlara değer verdiğini ve duygularını hesaba kattığını göstermiştir. Yüce Nebi`nin (sas) torunları ile oyun oynamasında bizim fark edemediğimiz birçok hikmet de olabilir. Çocuklara merhamet göstermek, onlara zaman ayırmak, onlarla vakit geçirmek sünnet-i seniyeden olup çocuk eğitiminde dikkat edilmesi gereken önemli bir husustur. Çocuğun yaşına göre ayarlanacak bu faaliyetler anne-baba ile çocuğun diyaloğunun pekişmesine vesile olur. Böylece anne-baba çocuğunu daha iyi tanır. Maalesef günümüzde anne-babalar çocuklarına yeterli miktarda zaman ayırmamakta ve birlikte yapılacak oyun faaliyetlerinin yerini tv karşısında geçirilen boş vakitler almaktadır. Yapılan araştırmalar çocukların günde dört-beş saat tv seyrettiğini ortaya koymuştur.
Bu açıdan bakıldığında, sadece görmeye ve işitmeye ait uyaranların olduğu, çocuğun sosyal olarak ve lisan kullanımı açısından kendini ortaya koyamadığı tv seyretme sürelerinin kısaltılması gerekir. Acaba hangi çocuk tv seyretmeyi kaliteli bir oyuna tercih eder? Büyük bir hakikat olarak bilinmeli ki, çocuklarımızın birçoğu uğraşacak meşguliyet bulamadıkları veya yeterince oyuna yönlenemedikleri için tv ve bilgisayarı tercih etmektedir. Özellikle şehirde yaşayan ailelerin tv ve bilgisayar karşısında geçirilen zamanları azaltarak oyun oynama zamanlarını artırması yararlı olur. Son zamanlarda hızla çoğalan internet kafe ve oyun salonları çoğunluğu itibariyle sigara dumanı, uygun olmayan oyun tipleri ve internet kullanımıyla çocuklarımız ve gençlerimiz açısından menfi tesir oluşturmaktadır. Anne-baba ve eğitimcilerin çocukların oyun oynama ihtiyacını uygun ortamlarda karşılamaları, bu türlü bir eğilimi azaltacaktır. Enerjinin dışarı atılmasında ve fizikî gelişmede oyunun yeri büyüktür.
Özellikle hareketli ve enerjik çocukların oyun ortamında rahatladıkları görülür. Fizikî egzersizler esnasında büyüme hormonu daha fazla salgılanır. Büyüme ve kemik gelişmesinde, oyundaki egzersizlerin faydası vardır. Çocuktaki hantallığın azalması, ince ve kaba motor gelişmesinin sağlanması için, fizikî aktivitenin ve bu şekildeki oyunların teşviki gerekir. Oyundaki şekil ve muhtevanın çocuğun yaş ve cinsiyetine uygun olması gerekir. Mücerret kavramların çok olduğu, daha fazla teferruat ihtiva eden ve uzun süren oyunlar küçük yaştakiler için sıkıcı gelebilir. Taklide dayalı oyunlar, okul öncesi dönemde, zihinde canlandırılmaya müsait olduğundan, çocukların düşünce yapısında sıkça yer alır. Oyun içinde çocukların kendi cinsiyetlerine ait özellikleri sergilemesi de yararlıdır. Zor, aşırı egzersiz gerektiren oyunlar, kız çocukların fıtratlarına uygun olmayabilir. Şiddete eğilimi artıran, değerlerle
çatışan, fizikî olarak zarar verebilecek, psikolojik açıdan karakter ve kişilik gelişimine olumsuz tesirde bulunacak oyunlar çocuklar için uygun değildir. Ayrıca son zamanlarda küçük çocukların dahi oynama eğilimi gösterdiği şans oyunları, çocuklarımızın kumar alışkanlığına sebebiyet verebilir. Bu oyunlar, çocuklara giderek daha câzip görünmektedir. Risk alma, kazanma ve kaybetme duyguları, daha uygun oyunlarla telâfi edilerek çocukların şans oyunlarına yönelmeleri engellenmelidir. Yasaklamadan önce, bu türlü oyunların nelere sebebiyet vereceği çocuklarla konuşulmalıdır. Bu oyunlara dâir çocuklara hiçbir açıklama yapmadan sadece onları kötülemek yeterli değildir. Eğitim ve öğretim açısından oyunun değerlendirilmesi de faydalıdır.
Yaşa uygun bilgilerin, oyun ile verilebileceği unutulmamalıdır. Ancak oyun içerisinde çok bilgi verme gâyesi olursa, bu, oyunu çocuklar için oldukça sıkıcı hâle getirebilir. Dikkat süresi, plânlama, organize etme, hafıza eğitimi, doğru karar verme gibi kabiliyetleri, oyun aracılığıyla pekiştirilebilir.
"Oyun ne zaman zararlıdır?" sorusu da önemlidir. Oyun eğer çocuğun görev ve sorumluluklarını aksatacak kadar uzun zaman alıyor, zihnî ve bedenî gelişmesine katkısı bulunmuyor ve çocuğa zarar verecek mesajlar ihtiva ediyorsa, zararlıdır. Aynı zamanda çocuğun yaşına ve cinsiyetine uygun olmayan oyunlar hususunda da dikkatli olunmalıdır. Son zamanlarda, çocuklar arasında moda olan oyunlarda şiddet unsurlarının fazla kullanıldığı, oyundaki gâyenin eğlenmek veya vakit geçirmek yerine karşıdakine zarar vermek olduğu görülmektedir.
Netice olarak, Yüce Yaratıcı(cc) tarafından kendisine bahşedilen istidatlar ölçüsünde çocukların ortaya koyduğu bu faaliyet, anne-baba ve eğitimciler tarafından onların dünyasını keşfetmek, gelişmelerine katkı sağlamak, kabiliyetlerini geliştirmek, yeni bilgiler kazanmalarını sağlamak için istifade edilebilecek önemli bir araçtır. Ancak, "oyun ve oyuncak ortaya koyduğumuz umûmî prensiplerle katiyen çatışmamalı ve mutlaka çocuğun düşünce ve his dünyasını kucaklayıcı ve yükseltici mahiyette olmalıdır