44 İNSANI HUNHARCA KATLEDEN KAFİRLER
Gözü dönmüş caniler Mazıdağı’nın “Bilge” köyünde, dinî nikâh kıymak üzere toplanmış, yatsı namazını kılmak üzere ev içinde cemaat olmuş insanların üzerine önce a atıyorlar, sonra içeri dalıp kurşun yağdırıyor, 47 insandan (şans eseri) üçü hariç hepsi oracıkta ölüyorlar! Kanlı baskında ölenlerden üç kadının hamile (bunlardan birinin ise, bugün yarın doğurmak üzere) olduğu anlaşılıyor!
Gözü dönmüş caniler tam bir kâfir gibi hareket etmiş anlaşılan. Hardal tanesi hacminde bir imana sahip kişi, bir mert (erkek) insan evlâdı yapamaz bunu... Bunu yapanlar kahpe ve kâfir insanlardır, bunda hiç şüphem yok! Her katil, kâfir değildir ama, işi Müslüman öldürmek olan, Müslümanları topluca öldürenler mutlaka kâfirlerdir. Yüce Allah, Kelâm-ı Kadîm’inde (Kur'ân-ı Kerîm) kâfirleri “zalimler” olarak da zikreder:
وَالْكَافِرُونَ هُمُ الظَّالِمُونَ «...vel kâfirûne humuz zálimûn. (Bakara Sûre’si, 254. âyet.) Âyetin meâli: “Kâfirler zulmedenlerin (zalimlerin) tá kendileridir.” şeklindedir..»
Bu fevkalâde dehşetengiz bir katliamdır! Kim ne derse desin, birçok şüpheler taşıyan (derin bağlantıları ve/veya PKK işi olabilecek) bir terör gibi görünüyor. Son derece profesyonelce bir kere. Meteoroloji bilgisi bile alınmış. Köy üzerine kum fırtınası geldiği bir anda (göz gözü görmez halde iken) geliyorlar. Önce içeriye camı kırıp bir a atıyor, panik yaratıp içeri dalıyorlar. Ellerindeki otomatik silahlar koruculardakilerden mi bilmiyorum ama attıkları el aları koruculara verilen silah ve mühimmattan değil. Belki korucularla askerlerin birlikte katıldıkları bazı çatışmalarda kullanmalarına izin verilebilir...
Köyün tamamı “korucu...” Nedir korucu? Koruculuk sistem ya da düzeni, köylülerin kendi kendilerini (silahla) savunarak jandarmaya yardımcı olmaları düşüncesiyle (PKK terörünün başedilemez düzeye çıkmasından sonra) başlatılmış kanunî, resmî bir uygulama...
Devlet bölgedeki köylülerden (evvelce) PKK’ya (hiç) destek vermemiş, ülke ve milletin bütünlüğünden yana olanlara silah veriyor ve “köyünü PKK’dan korumada bize yardımcı ol” diyor... Elbette bu söylediğimiz kanunlar çerçevesindeki normal uygulama. İşin şu anda geldiği fiilî durumu, korucuların (en azından bir kısmının) şu ETÖ meselesinde dile gelen işlerde hangi paya sahip olduklarını bilmiyoruz...
Fakat bazı şüpheliler olsa bile, bu durum koruculuk sisteminin toptan PKK gibi olduğunu, korucuların da PKK militanı gibi değerlendirilmesini gerektirmez, zaten böyle bir iddiayı da ancak PKK dostları dile getirebilir... Nitekim getirdiler bile. DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, Mardin Mazıdağı ilçesi Bilge Köyü’nde yaşanan katliama şu kerih yorumu yapıyor:
“Mardin'deki olay her ne kadar aile içi çatışma olarak yansıtılsa da bizzat devlet eliyle yürürlüğe konulan Kürdü Kürde kırdırma politikasının bir sonucudur. (Hainliğe bakar mısınız, karı devlete nasıl bir vazife yüklemiş! Ülkenin başbakanı bir ilimizi ziyaret edeceği zaman çoluk çocuğu da bu zihniyetle devletle savaşa itiyor, polise taş ve molotof attırıyorlar!) Olay, koruculuk sisteminin lağvedilmesi yönündeki çağrılarımızın ne denli haklı olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Çünkü bu sistem oldukça tehlikeli bir sistemdir. (Bu sistem yürürlükte olduğu müddetçe bizim PKK, ardından mermiyi yemek durumundadır...)
Gerçekleştirilen katliam, eline devletin silahını alan, arkasında devletin gücünü hisseden korucuların kendi ailelerini bile acımasızca ortadan kaldırabileceğini, aynı zamanda bu güçlerin daha başka neler yapabileceğini de açıkça göstermektedir. (Tam bir çarpıtma, haince bir yalan! PKK işini koruculara yıkma gayreti bu... Halbuki işin aslı, PKK’nın DTP marifetiyle bazı köy korucularını da kripto olarak kullandıkları, bu tür eylemler yaptırabildikleri şeklindedir. Bu yönde birçok hadise duyulmuştur...) Tecavüz, faili meçhul cinayet, adam kaçırma ve uyuşturucu ticareti başta olmak üzere her türlü karanlık faaliyet koruculuk sisteminin ürettiği suçlar haline gelmiştir. Devlet suç işleyen korucuları, PKK'ye karşı savaştığı gerekçesiyle kollamış, arkalarını sıvazlamıştır. İşte arkasında bu gücü hisseden korucular dünkü katliamı gerçekleştirmiştir.(Acaba nereden biliyor böyle kesin kes...)”
DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş, görgü tanıklarının ifadelerine dayanarak yaptığı açıklamada 15 dakikalık mesafede bulunan jandarma karakolunun olaya iki saat sonra ancak müdahale ettiğini söylüyor... Ve ilave ediyor: “Bu saldırıyı Meclise taşıyacağız..” Konunun TBMM’since araştırılması zaten şart olmuştur. Jandarmanın kusur ve ihmali varsa bu da ortaya çıkarılmalı, neden böyle davranıldığı mutlaka öğrenilmelidir...
Şehid edilen Bilge köylülere Allah’tan rahmet diliyor, kefere katillere ise, “yüce Allah’ım tez zamanda KAHHAR sıfatıyla kahretsin sizi” diyorum...
ERCAN BİTİKÇİOĞLU