Ayasofya’nın giriş avlusuna asılan tanıtım panolarında, Fatih Sultan Mehmet yadigarı Ayasofya’nın minaresiz şeklinin tasvir edildiği resimlerine yer verildi. Skandal panoda Ayasofya’nın Bizans merkezi olduğu vurgusunun yapılması dikkat çekti.
Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethi ardından camiye çevrilen ve 1939 yılında müze yapılan mahzun mabed Ayasofya’da vicdanları sızlatan bir skandal yaşanıyor. Fener Rum Patrikhanesi’nin daha önce internet sitesinde yayınladığı minaresiz Ayasofya tasviri bu kez Ayasofya’nın içine girdi.
2006 yılında gazetemizin sürmanşetine taşıdığı ve çok tartışılan minaresiz Ayasofya resimleri, Ayasofya Camii’nin avlusuna asılan tanıtım panolarına konuldu. Müze yönetimi tarafından giriş avlusuna asılan panolarda Ayasofya’nın minaresiz şekli tasvir edildi ve buranın bir Bizans merkezi olduğu vurgusu yapıldı.
PLANIN BİR PARÇASI MI?
Ziyaretçilerin Ayasofya Camii’nin üst katına çıkmak için kullandığı ara avluda buluna panolarda Papa 16. Benedikus’un arzu ettiğini belirttiği Ayasofya modeline yer verildi. Vatikan benzeri bir yapılanma için sinsi planlar yapan ve devlet içinde devlet olama talebini her fırsatta dile getiren Rum Patrikhanesi Patriği Bartholomeos, Papa 16. Benediktus’un Türkiye ziyaretinde dile getirdiği Ayasofya’nın Fener Rum Patrikhanesi’ne verilmesi talebi ve bu amaçla hazırladıkları minaresiz Ayasofya resimleri ile tartışmalara sebep olmuştu.
Panolarda Ayasofya Camii’nin devasa minareleri görmezden gelinerek adeta buranın hâlâ bir kilise olduğu fikri belleklere işlenmek istiyor. Minaresiz Ayasofya modelinin altında ise İngilizce “Bizans dünyası” şeklinde bir yazı bulunuyor. Yıllardır restorasyonu bitirilemeyen, 2010 Kültür Başkenti hazırlıkları kapsamında restorasyonunda son aşamaya gelindiği belirtilen Ayasofya Camii’nin Bizans’tan kalan dokusunun revize edildiği, fakat Osmanlı’ya ait olan minber ve cami bahçesinde bulunan külliyeye ise el sürülmediği göze çarpıyor. Ayasofya’da Eyüp El-ensari Hazretleri’nin namaz kıldığı bölüm olan ve şerefe haline getirilen kısımdaki çinilerin halen restore edilmemesi de dikkatlerden kaçmıyor.
Yanlışlığa son
Mimar Sinan’ın “kalfalık eserim” diye nitelediği, İstanbul’un en ihtişamlı camisi Süleymaniye, 452 yıllık tarihi boyunca özgün mimarisine zarar veren hatalı onarımlardan kurtarılıyor.
¥ Restorasyon çalışmaları kapsamında, caminin üç şerefeli minaresinin yanlış onarımlar sonucu eğrilen külahı, özgün teknikle düzeltildi.
¥ Yapı, yıllardır büyük zarar gördüğü çimentodan arındırılırken, çevre kirliliğinden etkilenen dış yüzeyi de “mikro kumlama” yöntemiyle temizlendi.
¥ Örümcek ağı oluşmasını engellemek için yerleştirilen 10 deve kuşu yumurtası da restorasyon sonunda tekrar yerlerine konulacak.
¥ Caminin yağ lambalarından çıkan islerin toplandığı “is odası” ise restorasyon kapsamı dışında tutuldu.
YÜZLERCE YILLIK ÇİNİ BULUNDU
Süleymaniye Camii’nin 53 metre yüksekliğinde, 26,5 metre çapındaki ana kubbesini taşıyan dört fil ayağında yapılan restorasyon sırasında, tesadüfen yüzlerce yıllık olduğu tahmin edilen çiniler bulundu..
Fil ayaklarının kubbeye yakın bölümünde bugüne kadar keşfedilmemiş olan çiniler, sıva raspası sırasında ortaya çıktı.
MURAT ALAN/VAKİT